KÜBA: OTOBANDAN ÖNCEKİ SON DURAK…


İki yıl önce Havana’yı görmüş arkadaşlarım diyorlar ki, “Buralarda doğru dürüst yemek yiyecek yer yoktu. Şimdi turistik restoranlar açılmış. İnsanların elinde tek tük cep telefonu vardı. Şimdi ilkokul çocuklarının ellerinde bile akıllı telefonlar…”

Küba, hızla “çağı yakalıyor!”. Uluslararası markaların tabelaları teker teker görünmeye başlamış. Sanıyorum çok kısa bir zaman sonra bugünkünden çok daha farklı bir Küba ile karşılaşacağız. Onun için “otobandan önceki” son halini görmek istiyorsanız elinizi çabuk tutun ve Küba için bir bilet alın…

SAĞLIK KONUYU YAYINCILIK İÇİN BİR ÖNERİ: “KÖTÜYLE UĞRAŞMA İYİYİ ALKIŞLA”

Sağlık haberciliğinde yanlışın önüne nasıl geçilebilir? Sağlık programları nasıl denetlenebilir? Medyada sağlık konulu yayıncılık en iyi nasıl yapılabilir? Gözetim ve denetim şart mı? Bu nasıl olacak? Kim, nasıl denetleyecek? Hangi yaptırımlar uygulanacak?

Bu yazıda bu sorulara ilişkin çalışmalardan söz edecek ve konuya alternatif bir bakış açısı sunmaya çalışacağım. Asıl meşgul olunması gereken sorunun ise denetim yerine “daha iyi sağlık haberinin nasıl yazılacağı” olması gerektiğini ortaya koyacağım. Önerim ise bir slogan gibi “kötüyle uğraşma, iyiyi alkışla” olacak.

İLETİŞİMCİLERİN 12. BULUŞMASI...

İletişim bilimciler Eskişehir’de buluşuyor. Bu yıl 12’ncisi düzenlenen uluslararası iletişim sempozyumu Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesinin ev sahipliğinde 16 Haziran pazartesi günü başladı. Üç gün sürecek sempozyum boyunca 10 ülke ve 37 farklı üniversiteden akademisyen tarafından hazırlanmış toplam 51 bildiri sözlü olarak sunulup tartışılacak.

İLETİŞİM FAKÜLTELERİ ÖZEL YETENEK SINAVIYLA MI ÖĞRENCİ ALMALI?

Bundan 10 yıl öncesine kadar özel yetenek sınavıyla öğrenci alan, Türkiye’nin üniversite yaşamına “iletişim” sözcüğünü de kazandırmış olan ve “İletişim Bilimleri Fakültesi” adını taşıyan tek fakültesi, 1998 yılından bu yana ÖSS sistemiyle öğrenci kabul ediyor. Peki, özel yetenek sınavı mı daha iyiydi, yoksa ÖSS sistemi mi?

HAKKÂRİLİ BİR ÇOBANIN HİKÂYESİ...


Bu yazıda Hakkârili bir çobanın hikâyesini anlatacağım size. 18-20’li yaşlarındaki bu çobanın, bir düşünü gerçeğe çevirmek için nasıl çabaladığının öyküsünü...

İLETİŞİM ÖĞRENCİLERİ SEKTÖRDE ÇALIŞMALI MI? (2)


Önceki yazıda iletişim fakültesi öğrencilerinin radyo, televizyon, gazete gibi yayın organlarında yani sektörde çalışıp çalışmamalarının sağlayacağı avantaj ve dezavantajları sıralamaya çalışmıştım. Bu yazımda ise sektörde çalışma konusuna çeşitli şartlar bağlamında yaklaşan görüşleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

İLETİŞİM ÖĞRENCİLERİ SEKTÖRDE ÇALIŞMALI MI? (1)


İletişim fakültesi öğrencileri, öğrenim hayatları sırasında herhangi bir gazete, dergi, radyo ya da televizyon kanalında; yani sektörde çalışmalı mı, çalışmamalı mı? Sektörde çalışmanın avantajları ve dezavantajları neler? Öğretim elemanları ve öğrenciler bu konuda ne düşünüyor?

TARİH YAZMAK!

Haber, Liverpool ve Beşiktaş futbol takımlarının karşı karşıya gelmesi ve karşılaşmanın 8-0 sonuçlanması. “Ne?” sorusunun yanıtı bu. “Nerede ve ne zaman” sorularının yanıtları da net. İngiltere’de, 45 bin 552 kişilik Anfield Road Stadı’nda Türkiye saati ile 21:45’te… “Neden” ve “nasıl” sorularını yanıtlamanın ise türlü yolları var...

SAYFA TASARIMINDA HANGİ RENKLER NEDEN TERCİH EDİLİR?



Gazete ve dergi tasarımında renk kullanmak, günlük hayatta kıyafet seçiminden ve kıyafetlerimizdeki renk uyumundan farksızdır. Seçilen her rengin bir anlamı, birbiriyle uyumu ve modası söz konusudur. Sayfa tasarımı yaparken de aynı unsurlara dikkat etmek gerekir.

SAYFA TASARIMINDA SÜTUNLAR VE ÇİZGİLER


Gazete tasarımında sütunlarla çalışıldığında en sık rastlanan sorunlardan birisi başlıkların ya da fotoğrafların çakışması ya da yan yana gelmesidir. Sayfa tasarımının altın kuralı, başlıklarla başlıkların, fotoğraflarla fotoğrafların yan yana gelmemesidir.

TÜRKİYE’Yİ DIŞ BASINDAN TAKİP ETMEK DAHA MI İYİ?

Bu soru için benim yanıtım şu: Türk basınını takip edin. Her türlü haber ve yorumu okuyun. Ortaya çıkan kafa karışıklığının üzerine de dış basını okuyun. Bakın, onlar hangi haberlere ne ölçüde yer vermiş, nasıl yorumlamış. Böylece her şey biraz daha netleşecek ve anlaşılır hale gelecektir.

MUSTAFA’NIN HİKÂYESİ…

Çocuktu, büyüdü. Okula gitti. Bir yıl Kur’an Kursu’nda okudu. İmam Hatip Lisesi’ni bitirdi. Üniversite birinci sınıfa kadar, yani dört yıl öncesine kadar evlerine televizyon girmemişti. Üniversitede, ‘Radyo ve Televizyon’ eğitimi aldı. Bir tek kamerayla; hani o düğün salonlarında gördüklerinizden bir kamerayla, kurgu seti olmadan tek başına bir belgesel film çekti. Ödül aldı. Sonra başka ödüller geldi...

MEDYA OKURYAZARLIĞI DERSİNİ İLETİŞİMCİLER VEREBİLİR

“Ne olacak bu iletişim fakültesi mezunlarının hali?” sorusuna bu yazımda alternatif istihdam olanaklarına ilişkin önerilerle yanıt vermeye çalışacağım. Bu önerilere tüm iletişimcilerin sahip çıkması, tartışması, gerekiyorsa geliştirmesi, bir şekilde gündemde tutması ve hayata geçirilmesi için çaba göstermesi gerekiyor.

“NE OLACAK BU İLETİŞİM MEZUNLARININ HALİ?”

Bir kez daha bu konuyu yazıyorum. “Ne olacak bu iletişim fakültesi mezunlarının hali?”. Her girdiğim ortamda, iletişim fakültesi mezunlarının sorduğu ortak sorulardan en önemlisini bu oluşturuyor. Kimileri hocaları olduğum için, kimileri de yazılarımı okudukları için bana mail gönderip hem isyanlarını, hem de uyarılarını bildiriyorlar.

“NEDEN KİMSE GAZETECİLERE GÜVENMİYOR?”

Çok iddialı bir soru… Gazetelere ya da gazetecilere “hiç kimsenin” inanmadığını ya da güvenmediğini söylemek zor. Hatta sayıları az da olsa kimilerine herkesden fazla güven duyulduğu da söylenebilir. Ancak genel olarak gazetecilik mesleğine duyulan güvenin geçmişe oranla azaldığını söylemek belki daha doğru.

YAZ TATİLİNDE OKUNACAK BİR KİTAP: GAZETECİLİĞİN ESASLARI

“Her vatandaşın ve gazetecinin okuması gereken bir başucu kitabından” söz edeceğim size. Araştırmacı Gazetecilik Sigma Delta Chi Ödülü, Harvard University Goldsmith Kitap Ödülü ve Medya Eliştirisi Bart Richard Ödülü sahibi bir kitap. Hem de Türkçe’ye çevrilmiş bir eser. Adı, “Gazeteciliğin Esasları”.

OY VERECEĞİNİZ ADAYLARI TANIYOR MUSUNUZ?

İletişim tarihi boyunca medyanın rolüne ilişkin inançlar “çok etkili” olduğundan, “daha az etkili” olduğuna inanan görüşlere doğru bir değişim içerisinde olmuşsa da özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası ve propaganda döneminde yapılan araştırmaların kimi bulguları hala geçerliliğini korumakta ve tartışılmaktadır.

SİYASAL İLETİŞİM ÜZERİNE BİLİNENLER BÜYÜK FOTOĞRAFI AÇIKLAR MI?

Türkiye’deki siyasal iletişim atmosferini tanımlayacak, medyadaki görünümü açıklayacak, seçmen davranışlarının doğası hakkında bilgi verecek, istenilen kişiyi istenilen partiye oy verdirmeyi sağlayacak sihirli bir formül var mı? Siyasal iletişim üzerine bilinenler büyük fotoğrafı açıklamakta yeterli mi?

INDIANA’DAN İSTANBUL’A TRAFİK MANZARALARI

Türkiye’de en çok şikâyet ettiğim konulardan birisi trafik. Öteden beri, gerek medyanın, gerekse siyasilerin ve gerekse yöneticilerin konuya gereken önemi göstermediklerini düşünüyorum. Onun için de gittiğim her yerde trafiğe ve sokaklara dikkat etmek en büyük âdetim…

ULUSLAR ARASI İLETİŞİM SEMPOZYUMU’NUN ARDINDAN

Nereden başlasam bilemiyorum. Amerika’dan mı, sempozyumdan mı, Paris’ten mi, Türkiye’ye döndüğümde gördüklerimden mi, düşündüklerimden mi karar veremiyorum. Hepsinden söz etmek sanırım birkaç yazı konusu olacak gibi…