“Ne olacak bu
iletişim fakültesi mezunlarının hali?” sorusuna bu yazımda alternatif istihdam
olanaklarına ilişkin önerilerle yanıt vermeye çalışacağım. Bu önerilere tüm
iletişimcilerin sahip çıkması, tartışması, gerekiyorsa geliştirmesi, bir
şekilde gündemde tutması ve hayata geçirilmesi için çaba göstermesi gerekiyor.
Öncelikle iletişim fakültesi mezunlarının istihdam olanakları
konusunda bundan önce dile getirilmiş kimi önerilerden söz edeyim.
FAKÜLTELER NE YAPIYOR?
Elbette birçok iletişim fakültesindeki öğretim elemanı kendi
arasında, fakülte dekanları da bir araya geldiklerinde iletişim fakültelerinin
sorunlarını, mezunlarının durumlarını bir şekilde konuşuyor. Öğrenciler ve
mezunlar da bu konularda hocalarını sıkıştırıyor, sorular soruyor, yardım
istiyor.
Liselerden gelen öğrencilerin eğitim kalitesi, bilgi birikimi,
ayrılan kontenjanlar, yerleştirilen öğrencilerin derslik, laboratuar ve öğretim
elemanı sorunları, öğretim elemanlarının yaşadıkları sorunlar, fakültelerin
yapabildikleri, yapamadıkları, mezunların kalitesi ve mezuniyet sonrası iş
olanakları sanıyorum her bir fakültede ayrı ayrı ele alınıyor.
Örneğin benim de mensubu olduğum Anadolu Üniversitesi İletişim
Bilimleri Fakültesi’nde öğrencilere ve mezunlara yönelik anketler yapılıyor.
Yalnızca son iki yıldır yapılan anket sayısı altı. Bu anketlerle elde edilen
veriler bir şekilde eğitim içeriğinde ve öğrencilere sunulan olanaklarda,
zamanla değişen ve gelişen şartlar içerisinde yeni düzenlemeleri gerekli
kılıyor.
İletişim eğitimi alanında bir süredir devam eden tartışmalar
arasında ortaya çıkan bilgiler makale olarak da özellikle bilimsel içerikli
yayınlarda yer buluyor. İşte onlardan birini, diğerlerinin arasından ön plana
çıkarmak istiyorum.
BEŞ ÖNERİ…
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Suat
Gezgin’in hazırladığı bir çalışmada, öncelikle giderek artan fakültelerin
öğrenci kontenjanları konusunun yeniden düzenlenmesi gerektiğine işaret
ediliyor. Ardından da iletişim öğrencilerine istihdam yaratacak kimi önerilere
yer veriliyor
.
Özetle sıralanacak olursa; kişisel olarak benim de katıldığım ve
gündeme getirmek istediğim bu öneriler şöyle:
1. İletişim fakülteleri mezunları tezsiz yüksek lisans yaparak
pedagojik formasyon alabilir ve İletişim Meslek Liseleri’ne öğretmen olarak
görevlendirilebilir.
2. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ile birlikte ortak hareket
edilerek yerel basın-yayın kuruluşlarının desteklenmesi ve öğrencilerin
buralarda istihdam edilmesi sağlanabilir.
3. Organizasyon yapısında yeni düzenlemeler öngörülen RTÜK’ün
bölge müdürlükleri önemli bir istihdam kaynadığıdır.
4. RTÜK’ün hatırı sayılır gelirlerinden, giderler sonrası
kalacak birikimden iletişim fakülteleri yararlandırılabilir.
5. En önemli girişim ise yasal bir düzenlemeyle medya
kuruluşlarında iletişim fakültesi mezunlarının istihdam ettirilmesini
sağlamaktır.
MEDYA OKURYAZARLIĞI DERSİ
Öte yandan kimi zaman da mezun öğrenciler önerilerde bulunuyor.
İşte onlardan birisi...
“İşsiz iletişimciler” adına bana mail gönderen Mehmet Canpolat,
2007-2008 eğitim ve öğretim yılında tüm ilköğretim okullarında başlatılacak
olan Medya Okuryazarlığı dersine işaret ediyor. Böyle bir dersin önemini
vurgulayarak iletişim fakültesi mezunlarınca verilmesinin “elzem” olduğunu
ifade ediyor.
Nasıl ki “Beden Eğitimi” ya da “Müzik” gibi dersler için Milli
Eğitim Müdürlüğü kadro açıp öğretmen atayabiliyor, neden “Medya Okuryazarlığı”
dersi için de aynı durum söz konusu olmasın?
Özetle Canpolat, RTÜK’ün bu konuda “olumlu” olduğunu, ancak
Milli Eğitim Bakanlığı’nın konuyu “kadro sorunu” olarak gördüğünü belirtiyor.
Bu dersin öğretmenliğini yapma hakkının iletişim mezunlarına verilmesini
istiyor.
Diğer önerilerden daha acil olarak ele alınması ve üzerine
gidilmesi gereken bu öneriyi diğerlerinden ayrı bir şekilde gündeme getirmek
gerekiyor.
Sonuç olarak iletişim fakültelerinin bugünkü durumlarının,
fakülte anketlerinden elde edilen verilerin, mezunlardan gelen talep ve
önerilerin, mesleğin profesyonellerinin de görüşleri alınarak bir potada
değerlendirilmesinin, geniş katılımlı, uzun soluklu, yorucu ancak yararlı bir
çaba olacağını düşünüyorum. Bu arada, sıralanan önerilerin gündemde
tutulmasının ve tartışılmasının da yararlı olacağı inancındayım.
13.08.2007