İnsanların futbola olan merakını nedense tam olarak anlayamadım. Hiçbir takıma ilişkin özel ilgi duymadım. Milli maçlar dışında 90 dakika izlediğim karşılaşma sayısı belki de iki elin parmaklarını geçmez. Bu yüzden 22 kişinin koşturup “ülkede hayatın durmasının” ne anlama geldiğini tam olarak kavrayamadım. Şimdi de İsviçre maçının ardından gündemin en önemli meselesi FIFA Başkanı’nın “zehir zemberek” açıklamaları ve “kim kime tekme attı?” tartışması. Basın mesleği adına ise bir yanda Vatan gazetesinin“saklayamazdık”, diğer yanda da Güneş gazetesinin “yayınlayamazdık” anlamındaki açıklaması… Neler oldu? Kim ne yazdı? Nasıl yorumladı? Hepsi bu yazıda…
Bu yazıda Türkiye-İsviçre futbol karşılaşması öncesinde ve karşılaşma günü yayımlanan haberler üzerinde durmayacağım. Çarşamba akşam oynanan karşılaşmanın ardından 18 Kasım Cuma günü yayımlanan haberlere ve gazetelerin birinci sayfalarında yer alış biçimine değinmek istiyorum. Haberlerin büyük çoğunluğu yaygın gazetelerin birinci sayfasında manşetten ya da sürmanşetten yayımlandı. Büyük çoğunluğunda İsviçreliler’in attıkları tekmelerin görüntülerine yer verildi. Büyük çoğunluğunda FIFA’nın “İsviçreli başkanının tarafsız olamayacağına” vurguda bulunuldu. Vatan gazetesi ise yazıişlerinin yaptığı bir açıklama eşliğinde, “Saklayamazdık” manşetiyle çıktı ve “bizim” attığımız tekmenin görüntüsünü okurlarına sundu. Ertesi gün ise Güneş gazetesi bu görüntüleri “neden sakladığını” açıkladı…
“TÜRKİYE’YE YARGISIZ İNFAZ”
Cuma günü yayımlanan yaygın gazeteler arasında konuyu en çarpıcı biçimde veren gazetelerin başında Bugün gazetesi geliyordu. “Çirkin tezgah” manşetiyle duyurulan haberde “Masabaşı oyunları bitmedi. FIFA’nın İsviçreli Başkanı Blatter tehditler savurdu” yorumunda bulunuldu. “İşte tacizin fotoğrafı” başlıklı görüntünün altında şunlar yazıyordu: “Maç sonrası soyunma odasına kaçan İsviçreli oyunculardan Huggel, Terim’in yardımcısı Mehmet Özdilek’in bacağına tekme salladı, olaylar başladı. Daha sonra oyuncumuz Alpay’a da soyunma odası girişinde saldırılar oldu.”
Bugün gazetesine göre olayları başlatan tekmeyi İsviçreli oyuncu atmıştı. Başka gazeteler de aynı şeyi savunuyordu…
“Türkiye’nin en çok satan gazetesi” Posta da manşet haberinde “Bunlar mı tarafsız” sorusunu gündeme taşıdı. “Fatura Türkiye’ye çıkarılıyor” ara başlığı dikkat çekiciydi. Fotoğraf altındaki başlıkta “Onlar da masum değil” denilerek, şu ifadelere yer verildi: “Maçın bitişiyle İsviçreliler soyunma odasına koşmaya başladı. Bu sırada 14 numaralı futbolcu, sahada yürüyen antrönör Mehmet Özdilek’e (Şifo Mehmet) tekme attı. Çıkış tüneli girişinde de Alpay’ı yumrukladı. İsviçreli futbolcuların bu hareketleri fitili ateşledi. Ardından koridor karıştı. FIFA Başkanı Blatter ise İsviçreliler’i masum gösterdi. Oysa eldeki bu görüntüler hiç de öyle söylemiyor.”
Akşam gazetesi de sürmanşetten yayımladığı haber için büyük harflerle “TAM ADAMINA ÇATTIK” başlığını kullandı. Bu yorum içeren başlığın altında ise şu ifadeye yer verdi: “FIFA’dan yargısız infaz. İsviçreli Başkan Blatter seyretmediği, raporunu bile görmediği maçın suçlusunu buldu: Türkiye”. Habere göre Blatter “İsviçre medyasının baskısı altında” kalmıştı. Ülkesine şirin görünmek için bir skandala imza atmıştı. Maçın üzerinden daha 24 saat geçmeden, danışmanlarıyla görüşmeden faturayı Türkiye’ye kesmişti…
“EN YARATICI” MANŞET…
Güneş gazetesinin manşet haberi de “yaratıcı bir zeka ürünü”ydü. Farklı renkler kullanılarak “Blat-ter-biyesiz” (arada çizigiler olmadan) yazılmıştı. Başlığın hemen altında “Bunu yapan sizsiniz” diyordu. Spot ise şöyleydi: “Tekme attılar, küfrettiler, hakemi ayarladılar yetmedi. İsviçre tezgahının son perdesinde FIFA’nın İsviçreli Başkan Sepp Blatter sahne adı. Blatter, Dünya Kupası vizesini hakem kararıyla aldıklarını gizlemek için Türkiye’yi suçlamaya kalktı.” Habere göre Türkiye “haksız elenmişti” ve bunu anlatmaya çalışırken karşısına çıkan manzara “herkesin İsviçreli” olduğuydu. Kullanılan fotoğraf altında Türkiye’nin haklılığını anlatan şu ifade yazıyordu: “Tarihi maçtaki olayları İsviçreli Huggel’in Şifo Mehmet’e attığı bu tekme tetikledi.” Ancak gazetenin ertesi günkü açıklaması çok daha çarpıcı olacaktı…
Olayları ele alan Star gazetesi ise kampanya başlatmıştı. “Tepkinizi dile getirin” kampanyası… Manşet haberde çarpıcı yorumlar bulunuyordu. “İsviçre’yi 5-2 yensek bile Türkiye’yi Dünya Kupası finallerine almayacakları ortaya çıktı” üst başlığının altında dokuz sütuna “PİSVİÇRELİ AMİGO” deniliyordu. Blatter’in “fanatik bir İsviçreli taraftır gibi konuştuğu” belirtilen haberde, “Futbola gölge düştü. Alanya vizesi almasına rağmen yenilgiyi hazmedemeyen İsviçreliler tezgaha başladı. FIFA’nın İsviçreli Başkanı Blatter, maçın üzerinden 24 saat geçmeden saçmaladı.” ifadesi yer alıyordu. Haberin fotoğraflarında ise “önce Şifo’ya”, “sonra Alpay’a” tekme atıldığı görüntüleniyordu. Fotoğraf altlarında ise “İlk maçta saldırgan tavırlarıyla dikkati çeken İsviçreli Huggel yine sahnedeydi” denilerek, Huggel’ın attığı tekme ve yumruklara işaret ediliyordu.
PEKİ YA SPOR BASINI?
Fotomaç gazetesi ise birinci sayfanın tamamını ayırdığı haberinin üst başlığında şu yorumda bulundu: “FIFA’nın İsviçreli başkanı Blatter kin kustu. Dokuz sütuna manşet ise büyük harflerle yazılmış “ÇILDIRMIŞ” sözcüğüydü. Haberde şu ifade ve yorumlara yer verilmişti: “Dünya futbolunun patronu Sepp Blatter, ‘Türkiye’yi ihraç edebiliriz’ dedi, gözümüzün içine baka baka tehditler savurdu: Türkiye’nin 2008 Avrupa Şampiyonası’na ve 2010 Dünya Kupası’na katılması yasaklanabilir. Türkiye’nin FIFA üyeliği askıya alınabilir.” Kullanılan “illüstrasyon” ya da görüntü de ilginçti. Birden çok fonksiyonu olmasıyla bilinen İsviçre çakısının genellikle şarap mantarını açmakta kullanılan burgulu ucunun üzerine Blatter’in kafası yerleştirilmişti.
Fanatik gazetesi haberi “BAK ŞU KONUŞANA” başlığıyla verdi. Neredeyse tam sayfa manşetten işlenen haberde şu ifade ve yorumlar dikkati çekti: “Blatter, dün tarihte eşi benzeri görülmemiş bir skandala imza attı…. Başkan değil taraftar gibiydi. Dünya futbolunun zirvesindeki bir insanda bulunması gereken en önemli özellik hiç şüphe yok ki tarafsızlıktır. Ancak FIFA Başkanı Sepp Blatter dün yaptığı açıklamalarla bu özelliğin kendisinde bulunmadığını bütün dünyaya gösterdi.” Kullanılan ara başlıklardan birisi de şöyle diyordu: “Resmen tehdit etti”.
“YARGISIZ İNFAZ”
Sabah gazetesinin manşet haberi “YARGISIZ İNFAZ” başlığını taşıyordu. Haberde şöyle denilmişti: “FIFA’nın İsviçreli başkanı, ortada rapor bile yokken resmen tribüne oynadı: Türkiye şampiyonalardan men edilebilir.”
Türkiye gazetesinin sürmanşet haberi için kullanılan başlık “İsviçre tezgahı” şeklindeydi. Haberde şöyle deniliyordu: “FİFA’nın İsviçreli Başkanı Blatter tarafsızlığını bir kenara bırakıp ‘amigo’ gibi tehditler savurdu”. Ara başlık “Kin Kustu!” ifadesini taşıyordu. Devamında ise şu görüşler vardı: “Futbolcular arasındaki olayların faturasını Türkiye’ye çıkarmaya ‘kararlı’ olduklarını açıkça ifade eden FİFA Başkanı Blatter, ‘Başkanım ama maçı İsviçreli olarak izledim’ dedi.”
Aynı açıklamayı manşete çarpıcı bir biçimde taşıyan ise Hürriyet gazetesi oldu. Sürmanşet verilen haberde fotomontaj bir fotoğraf kullanıldı. Blatter’in başında İsviçre bayrağı bulunan bir şapka vardı. Büyük harflerle “ÖNCE O ŞAPKANI ÇIKAR” başlıklı haberde “FIFA’nın İsviçreli Başkanı Blatter, fanatik bir taraftar gibi dün basın toplantısı düzenleyip ağır bir dille Türkiye’yi suçladı” denildi.
Zaman gazetesi “İsviçreli FIFA Başkanı’ndan Türkiye’ye yargısız infaz” başlığıyla manşetten verdiği haberin fotoğraf altında “yabancı ajansların tutumunu” değerlendirdi. “Yabancı ajanslar tekme ve tahrikleri görmedi” başlıklı yazıda şu görüşlere yer verildi: “Yabancı ajanslar olayları yansıtırken Türk futbolcuları öne çıkartmayı tercih etti. Ancak görüntülerde İsviçreli oyuncuların saldırısı açık şekilde görülüyordu. Terim’in yardımcılarından Mehmet Özdilek’e atılan tekme, Türk televizyonlarında ekrana yansıdı. İsviçre kalecisi Zabühler’in Alpay’ın boğazını sıkarken çekilen fotoğraf da yapılan tahrikin en önemli delilleri arasına girdi”.
Tercüman gazetesi “başka yerde olmayan” bir yoruma daha vurguda bulunmuştu. “Bizi Daum korudu” başlıklı sürmanşet haberinde, “İsviçre basını kumpasa ortak oldu. Gazeteler, ‘Türk cehenneminden kurtulduk’ çığlıkları attı. İngiliz, İtalyan, Alman medyası İsviçre’yi aratmadı. Milliler’e seyirciye çirkin sözleri manşet yaptı. Avrupa’da Türkiye’ye karşı cephe kurulurken bizi Fenerbahçe Teknik Direktörü Daum savundu. Daum, ARD TV’ye demeç verdi: 4 gol attık ama başaramadık. Siz olayları abartıyorsunuz.” Blatter’in açıklamaları için ise gazete “Günün tartışması: Çirkin intikam” yorumunu taşıyan bir başlık kullandı. Haberde farklı bir yorum vardı: “FİFA’da Erzik’in rekabetine diş bileyen İsviçreli Blatter fırsatı buldu. Türkiye’ye ağır ceza yolda. İlk maçta Milli Takım’a yapılan utanmazlıkları görmeyen FIFA Başkanı Blatter haddini aştı. FIFA Başkanı Blatter, yaptığı açıklamalarla Türkiye’yi ayağa kaldırdı.”
“AĞIR CEZA GELİYOR”
Gözcü gazetesi “4-2 yendik ama maç sonrası olaylar başımızı ağrıtacak” üst başlığıyla verdiği haber için şu başlığı kullandı: “Türkiye’ye ağır ceza geliyor!”. Haberde İsviçreli FIFA Başkanı’nın “tehdit ettiği” yorumunda bulunuldu.
Milliyet gazetesin haberi de benzer bir başlık taşıyordu. “FIFA’da Türkiye kavgası” üst başlıklı sürmanşette yer alan kutu haberde “Ağır ceza geliyor” başlığı kullanılmıştı. Haberde kullanılan anlatım biçimi ve haber dili diğer “haberlerden” farklıydı. Gazetede “haber ve yorum ayrımı” dikkat çekiciydi. “İsviçre maçının ardından yaşananlarla ilgili hakem ve gözlemci raporlarının çok ağır olduğu, Emre ve Alpay’ın baş suçlular arasında gösterildiği öğrenildi. Türkiye’nin 3 ile 5 maç arası saha kapatmayla cezalandırılması bekleniyor. Turnuvalardan ihraç ise düşük bir ihtimal. FIFA Başkanı Blatter’in de raporları görmeden basın toplantısıyla Türkiye’yi suçlaması tepkilere neden oldu.” denilen haber o gün yayımlanan metinler arasında belki de “en yorumsuz haber” niteliğine sahipti. Kullanılan haber yüklemleri “öğrenildi” ve “tepkilere neden oldu” ifadeleri habercilik kuralları içerisinde en uygun olanlarıydı.
Cumhuriyet gazetesinin haberinde de “FIFA’dan yargısız infaz” yorumunu içeren başlık kullanıldı. “Havaalanı’ndan başlayarak maç sonrasına kadar yaşananlar Türkiye’ye yakışmadı, ancak Blatter’in dosya önüne gelmeden konuşması eleştirilere neden oldu.” denilen haberde, “FIFA’dan objektif bir karar çıkmayacağı ileri sürüldü” ifadesine yer verildi. Haber metninde ayrıca şu değerlendirmede bulunuldu: “Türkiye-İsviçre karşılaşması sonrası tünelde yaşanan kavga her iki takım oyuncularına da yakışmadı. Maçın gözlemcileri ve hakemleri ön raporuna göre İsviçre’nin sevinme hakkı elinden alındı. Ancak, oyunculara yönelik seyircilerin herhangi bir saldırısının olmadığı belirtildi. Rapora göre Türk antrenör, İsviçreli futbolcuya çelme taktı. Bunun üzerine 14 numaralı oyuncu Türk antrenörüne tekme attı. Olaylarda yaralanan bir İsviçreli futbolcunun rapor aldığı açıklandı.” Böylece Cumhuriyet rapora dayanarak “Türk çelmesini” haber metninde dile getirmişti…
BİZİM HİÇ Mİ SUÇUMUZ YOK?
Vatan gazetesinin manşeti ise İsviçreliler’i suçlayan gazeteleri yalanlarken maçın raporlarını doğruluyordu. Günün “en çarpıcı” manşet haberinde “Türk çelmesi” görüntüsünü içeren fotoğraflara yer verilmişti. Haberde ise şöyle deniliyordu: “Hepimiz öfkeliyiz. Özellikle İsviçreli FIFA Başkanı'na ateş püskürüyoruz. Ama olaylarda bizim de kusurumuz var”. Teknik adam Mehmet Özçelik’in İsviçreli futbolcuya taktığı çelme iki kare fotoğrafla manşete taşınmıştı. Yan tarafta ise gazetenin yazıişlerinin “Neden saklamadık” başlıklı bir açıklaması yer alıyordu: “Bir gazete yazıişlerinin verebileceği en zor kararlardan biriyle karşı karşıyaydık. Olaylarda 14 numaralı İsviçreli futbolcunun yardımcı antrenör Mehmet Özdilek’e attığı tekme TV ekranlarında tekrar tekrar yayınlanıyor, seyreden herkes İsviçreli futbolcuya ateş püskürüyordu. Elbette İsviçreli’nin attığı tekmenin affedilir bir yanı yoktu. Ancak elimizdeki fotoğraflarda işin bir başka yönü de vardı. Mehmet Özdilek, soyunma odasına koşan İsviçreli futbolculardan birisine çelme takıyordu Hemen arkasından 14 numaralı İsviçreli de Mehmet Özdilek’e tekme atıyordu. Bu gerçeği öğrenmenin VATAN okurlarının hakkı olduğuna karar verdik. Gerçi biz yayımlamasak da bu gerçek FIFA gözlemcisinin raporunda yer alıyordu. … Okurlarımızın ‘haber alma hakkını’ ihlal etmek gibi bir yetkiye sahip olmadığımızı tekrar belirleyerek yukarıdaki fotoğrafları yayınlamaya karar verdik”.
O gün aynı ana ait fotoğraflara ve buna ilişkin yorumlarda bulunan başka gazeteler de vardı. Örneğin Hürriyet fotoğrafın yayınlanıp yayınlanmaması üzerinde durmadan ya da bu konuyu “Yazıişlerinin açıklaması” ile birlikte sunma ihtiyacı duymadan yayımladığı fotoğrafın altına “İşte Türk çelmesi” başlığıyla şunları yazmıştı: “Sinirlerimize hakim olamadık; İsviçreliler’in tuzağına düştük. Milli Takım Yardımcı Antrenörü Mehmet Özdilek, Bahremi’ye böyle çelme taktı.” Bir sonraki karede de “İsviçre tekmesi” görüntüsüne yer verilerek ve şöyle deniliyordu: “Bu sahneye tanık olan Huggel da, Şifo Mehmet’e tekmeyi yapıştırdı. İşte o anda ortalık karıştı. Şimdi Türkiye’yi bu duruma düşürenler şapkalarını önlerine koyup düşünmeli. Yazık!”
Aynı ana ilişkin görüntü Yeni Şafak gazetesinin de birinci sayfasındaydı. “FIFA İNFAZ EKİBİ” sürmanşet haberinde Blatter’in açıklamasına değinilirken, “Bizimkiler tırmandırdı” başlıklı fotoğrafta “İlk tekmeyi Özdilek attı” deniliyor ve tekme anı görüntüleniyordu. Diğer gazetelerin “çelme” dediği şey, Yeni Şafak’ta “tekme” olarak yorumlanmıştı. Gazetede “Yönetici Davut Dişli ile futbolcu Alpay ve antrenör Mehmet Özdilek tavırlarıyla gerilimi tırmandırdı. Krizi yönetemeyen Futbol Federasyonu da olumsuz not aldı.” görüşlerine de yer verilmişti.
ALPAY DA MI TEKME ATTI?
Takvim gazetesinde de Alpay’ın attığı tekmenin görüntüsü vardı. “TOPU DİKTİK” manşetinin altında şu yorumda bulunuluyordu: “İsviçre maçı bizim için bozgun oldu. Hem marka imajımız zedelendi,hem de futbol kariyerimiz yara aldı. Kesilecek cezalar da cabası.
Kimse lafı eveleyip gevelemesin. Bahaneler uydurulmasın. İsviçre’yi suçlayarak yaptığımız hataları mazur göstermeye çalışmasın. Bu bir bozgundur. Çöküştür. Türk futbolu kadar, Türkiye’nin karizması da yara almıştır. Türkiye’nin marka imajı sarsılmıştır. Bize bu kötülüğü de İsviçre falan yapmadı. Kelimenin tam anlamıyla kendi ipimizi kendimiz çektik. Teknik Direktör’ü ile, Federasyon’u ile, basını ile halkı olay çıkarması için tahrik ettik. Bunları yaparsak başımıza neler geleceğini akıl bile edemedik. Oysa olan yine bize oldu.” Şemsi Yücel’in bu yazısı manşetten verilmişti. “Türkiye’ye tarihi ceza verecekler” başlığının altında Alpay’ın tekmesi şeklinde yorumlanabilecek bir görüntü vardı ama altına konuyla ilgili herhangi bir yazı yazılmamıştı…
Radikal gazetesi de “bizimkilerin” suçlarına işaret eden gazetelerden biriydi. Manşetten verilen haberde “Maç öncesi ve sonrası olaylar, futbolun güzelliklerini gölgeledi” üst başlığıyla şu yorumda bulundu: “Sportmenliğin ölümü”. Haberde ise şu görüşlere yer verildi: “Federasyon yetkilileri, teknik heyet ve spor basının günlerdir süren gerilimli söylemleri korkulan sonucu doğurdu. FIFA Başkanı Blatter de yargısız infaza soyundu. Türkiye’ye çok ağır ceza verilebilir”. Daha sonra ise şu değerlendirme dikkati çekti: “Her şey daha farklı olabilirdi. Milliler Dünya Kupası’na vakur bir tavırla veda edemedi. Terim ve futbolcular İsviçre’yi alkışlasa, her şey farklı olabilirdi. Ama Terim sanki hücum emri verdi. Olayları antrenör Mehmet Özdilek’in başlattığı öne sürüldü. Emre ve Alpay ise arbedenin başrolündeydi.”
Kimi gazeteler ise “olaylı maça” ve “olaylı açıklamaya” diğer gazeteler gibi ilgi göstermemiş ya da önemli bulmamıştı. Yaygın gazeteler arasında Birgün, Milli Gazete, Vakit gazeteleri ile ekonomi gazeteleri Dünya ve Referans birinci sayfasında bu konuya ilişkin haber yayımlamamıştı. Yeni Asya ise tek spotluk haberine “Şimdi de maç gerginliği” başlığını vermiş, “Blatter’in yaptığı suçlayıcı açıklamalar yoğun tartışmaları beraberinde getirdi” ifadesini kullanmıştı.
Kısacası kimi gazetelere göre gündemde daha önemli konular vardı. Sürmanşeti “olaylı maça” ayıran gazeteler de manşette “diğer” konuları işlemişlerdi. İtalya, Rusya ve Türkiye Başbakanı’nın Samsun’da buluşması, Mavi Akım, Şemdinli, Yüksekova, Türban, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi rektörü, Çocuk Yuvası, Kuş gribi ve aklınıza gelen başka hangi konular varsa “diğer” konular arasındaydı.
“NEDEN SAKLADIK”
Cumartesi günü de gazetelerin gündemine başka konular düşmüştü. Ancak olaylı maça ilişkin haberler arasında Güneş gazetesinin “Neden sakladık” başlıklı birinci sayfa açıklaması dikkat çekiciydi. Açıklamada Özdilek’in soyunma odasına giden İsviçreli futbolcuya “ayağını uzattığı”, İsviçreli’nin “üzerinden atlayıp gittiği” yazıyordu. “Saldırgan ve tahrikçi” olan İsviçreli futbolculardı. “Manzara da gerçek de buydu” ve bu nedenle Güneş, Cuma günü, “Şifo’nun tekmelendiği fotoğrafı” basmıştı. Gazetenin yorumuna göre “Bazı Türk gazeteleri ise, adeta Platter’in basın bülteni gibi çıktı. Şifo’nun yaptığı gayri ihtiyari hareketi olayların çıkış sebebi olarak ilan etti. Şifo’yu çarmıha gerdi. O kare Güneş dahil her gazetenin elindeydi. Güneş yayınlamadı. Çünkü; o kare, pusuda bekledikleri aynı gün ortaya çıkan Türkiye düşmanlarının eline koz verebilirdi. Çünkü; o kare, Türkiye’yi haklı davasında haksız duruma düşürebilirdi. Çünkü; o kare, maksadını aşan yorumlara yol açabilirdi.” Gazete açıklamanın devamında ise Fransız basınında, İngiliz basınında ve Amerikan basınında kendi ülkeleri lehine “saklanan”, ancak Türkiye’ye aleyhinde “yayınlanan” kimi örnek olaylara işaret ederek şu soruyu gündeme taşıdı: “Onlar gazeteci değil mi?”
BASIN MESLEK İLKELERİ NE DİYOR?
Sözün burasında belki de “gazetecinin hak ve sorumlulukları” bağlamında tanımlanan ilkelere bakmak gerekli. Orada da şu ifadeler dikkati çekiyor:
“Gazeteci; bilgi ve haber alma, yorum yapma ve eleştirme özgürlüklerini ne pahasına olursa olsun savunur”
“Gazeteci; insanlar, topluluklar ve uluslar arasında nefreti, düşmanlığı körükleyici yayından kaçınır”
“Gazeteci; her türden şiddeti haklı gösteren, özendiren, kışkırtan yayın yapamaz”
“Gazeteci; temel bilgileri yok edemez, görmezlikten gelemez. Yanlış, yanıltıcı ve tahrif edilmiş yayın malzemesi kullanmaktan uzak durur”
“Gazeteci; saptırma, manüplasyon, söylenti, dedikodu ve dayanaksız suçlamalardan kesinlikle uzak durur”
Sonuç olarak gazeteler, “yalan” ya da “yanlış” İşviçre karşılaşması sırasında ve sonrasında “kimin ne yaptığını” yukarıda anlattığımız gibi yazdı. Yazdıkları ile kamuoyunun “ne yapmasını” umdu, “ne düşünmesini” istedi, “neyi bilmesini” ve “neyi bilmemesini” tercih etti; bütün bunları istekli ve bilinçli mi yaptı, yazdıklarının “nereye gideceğini”, “nasıl algılanacağını” düşündü mü, “gazetecilik” anlayışları neyi gerektirdi bilemiyorum. Ancak tahmin ettiğim, futbolcu ve teknik adamlarımız bu olayları yaşarken nasıl ve ne kadar düşündülerse, kimi gazeteciler de olayları yazarken, benim de tam olarak anlayamadığım “aynı duygularla” hareket etti. Her şeyin sonunda Türkiye’ye ne ceza verileceğini hep birlikte göreceğiz. Öte yandan bu haber ve yorumların ardından Türk basını kamuoyundan hangi cezayı ya da mükafatı alacak o da merak konusu…
-------------------------------
|