Geçtiğimiz günlerde katıldığım bir radyo programında “ne olacak bu iletişim fakültesi mezunlarının durumu?” sorusu ile karşılaştım. “Ne olacak bu memleketin hali?” sohbetlerine benzer biçimde, bir zamanlar çokça duyduğum “Ne olacak bu ziraat fakültesi mezunlarının hali?” sorusunu hatırladım. Dilimin döndüğünce yanıt vermeye çalıştım. Ancak birkaç cümle ile özetlenip, sihirli bir formül gibi dile getirilecek sözcükleri bulmakta zorlandım.
Bu soruya yanıt verebilmek için Türkiye’deki eğitim sisteminden, yükseköğretim sisteminden, Türkiye’nin geleceğinden, bugününden ayrı ayrı söz edip, iletişim fakültelerinin sinema, radyo ve televizyon, halkla ilişkiler ve reklamcılık, gazetecilik ya da basın ve yayın gibi bölümlerinin her birini ayrı ayrı ele alıp, sorunlarını, geçmişini ve geleceğini değerlendirmek gerekiyor. Burada bunların hepsine ilişkin görüşlerimi sıralayacak değilim. Ancak bu yazımda, yalnızca gazetecilik bölümleri için bir öneride bulunmak istiyorum.
HABER TOPLAMA VE YAZMA DERSLERİ
“Haber Toplama ve Yazma” dersi gazetecilik bölümlerinin temel derslerinden birisidir. Ancak bu ders haber türlerinin giderek çeşitlendiği ve daha çok özel ilgi ve uzmanlık alanlarına seslendiği günümüzde acaba ne kadar yeterlidir? Bu derste öğrencilere haber toplama ve yazmanın temel kuralları mı aktarılacak, haber yazma becerisi mi geliştirilecek, haber türleri hakkında bilgi mi verilecek, verilse bile haber türlerine hangi boyutta değinilecek, ne kadar başarılı olunacak hepsi ayrı birer tartışma konusudur. Çözümü ise kanımca haber türleri üzerine ayrı dersler açılmasıdır.
Aslında bundan 10 yıl sonrasının haberciliği düşünüldüğünde bir takım sorulara daha kolay yanıtlar verebilmek olanaklı hale gelmektedir. Yarınlarda artık daha özel konularda daha uzman kişilerin işin başında olacağını söylemek herhalde kahinlik olmayacaktır.
Örneğin polis-adliye, magazin, ekonomi, finans, sağlık, spor, kültür-sanat, din, bilim ve çevre haberciliklerinde ve bunların şimdi burada sayamayacağım kadar çeşitlenecek alt dallarında uzman niteliklere sahip muhabirlerin ve editörlerin görev başında olduğu bir medya dünyasından söz etmek hayalcilik olmayacaktır.
Yalnızca işin teknolojik boyutu ve gelişimi düşünüldüğünde bile 10 yıl sonra bugünden çok çok ileride olacağımız açıktır. Yarının gazeteciliği, dergiciliği, radyo ve televizyon haberciliği, internet yayıncılığı pek çok yönü ile bugünkünden çok farklı bir yapıda olacaktır. Günümüzde de hızla gelişen internet yayıncılığı alanında giderek daha özel konularda içeriğe sahip web sitelerinin geliştirildiği görülmektedir.
Gazete ve dergiler de giderek daha fazla oranda özel ilgi alanlarına seslenir hale gelmektedir. Elbette ki iletişim fakültelerinin de bu gelişim karşısında duyarsız kalması beklenemeyecektir.
Öte yandan bir değerlendirme yapılırsa kısa bir süre önce ülkemizde yalnızca altı iletişim fakültesi bulunurken günümüzde bu rakam 30’a yaklaşmıştır. Bir iletişim fakültesinin bir bölümünde yaklaşık 50 ile 100 kişi arasında öğrenci mevcudu bulunduğu hesaplansa bile bu fakültelerin bir yılda verdikleri mezun sayısı Türkiye’nin değil belki de abartarak söylüyorum ama tüm Avrupa’nın iletişim fakültesi mezunu ihtiyacını karşılayabilecek düzeydedir.
Kaldı ki iletişim fakültesi mezunlarının iş sahalarına başka alanlardan da mezunlar girebilmektedir.
Örneğin birden çok yabancı dili çok iyi bilen ve konuşan yabancı dil bölümlerinden mezun olanlar, siyasal bilimler mezunları, hukuk mezunları, tıp fakültesi mezunları, iktisadi ve idari bilimler fakültesi mezunları konularının da uzmanı kişiler olarak iletişim fakültesi öğrencilerinden daha rahat bir biçimde ve belki de bir adım önde medya kuruluşlarında göreve başlayabilmektedirler.
Dolayısıyla bir zamanlar ziraat fakültesi mezunları için sorulan “ne olacak bu mezunların hali?” sorusu artık iletişim fakültesi mezunları için de sorulmaya başlanmıştır. İletişim fakültesi mezunları da tıpkı bir zamanlar ve belki hala ziraat fakültesi mezunları gibi fakülteden aldıkları eğitimle doğrudan ilgisi olmayan kimi alanlarda iş aramakta ve bu da tartışmalara konu olmaktadır.
Sonuç olarak söylenebilecek daha çok şey olabilir. Ancak bu yazımda iletişim fakültelerinde eksik gördüğüm konulardan birine işaret etmek ve belirli alanlarda uzmanlaşmaya dönük programların önemini vurgulamak istiyorum.
BİR FARK YARATMAK
Bu bağlamda, iletişim fakültelerinin neredeyse birbirine yakın ders programları arasında “bir fark yaratılabilmesinin” yolunun kimi özgün konularda daha derinlemesine konuların ele alınmasından geçtiğini düşünüyorum. Örneğin gazete ve web tasarımı konusunda, örneğin radyo ve televizyon yayıncılığı konusunda, örneğin bireyler arası iletişim konusunda, örneğin farklı haber türleri konusunda, henüz fark edilmemiş bir çok özel ilgi ve uzmanlık gerektiren alanlar üzerine gidilerek bu konularda derslerin programlara konulmasının yararlı olabileceğini savunuyorum.
Şu anda lisans düzeyinde bu dersler; zorunlu olmasa da, seçmeli olarak verilebilir. Ancak daha ileride yapılabilecek başka bir şey daha var. O da bir uzmanlık alanı olarak yüksek lisans düzeyinde bu derslerin seçmeli olarak verilmesi, hatta ve hatta bu başlıklar altında yüksek lisans programlarının açılması. Örneğin ABD’de sağlık haberciliği üzerine açılmış bir yüksek lisans programından öğrenciler yüksek lisans diploması alabilmekteler. Bizde de benzer şekilde, örneğin bir ekonomi haberciliği yüksek lisans programı açılabilir. Daha başka alanlarda yüksek lisans programları açılabilir ve burada doğrudan bir konu üzerinde uzmanlaşmaya dönük dersler ve çalışmalar ortaya konulabilir.
Ekonomi haberciliği üzerinde ısrarla durmamın nedenini de açıklayayım. Yüksek lisans ve doktora tezlerini ekonomi haberciliği üzerine hazırlamış bir akademisyen olarak öncelikle bu konunun ele alınmasında yarar olduğunu düşünmekteyim.
Sonuç olarak bu yazımda tekrar altını çizmek istiyorum ki, iletişim fakülteleri çağın gereklerine ve yarının ihtiyaçlarına da uygun biçimde, artık daha fazla uzmanlık gerektiren daha özel ilgi alanlarına dönük konularda dersleri programlarına eklemelidirler. Bu derslerden birisi de öncelikle önerebileceğim ekonomi haberciliğidir.
--------------------------------
|