|
Son zamanlarda medya içeriklerinde yükseköğretim kurumlarının ve akademik unvanların birbirine karıştırılması, hangisinin ne olduğunun tam olarak bilinmeden kullanılması dikkatimi çekiyor. Fakülte, yüksekokul ya da meslek yüksekokulu nedir, aralarındaki fark nedir, tam olarak anlaşılmıyor. Doktor kime denir, tıp doktorundan farkı nedir? Kim öğretim üyesidir? Kim öğretim görevlisidir? Hangi unvan sınavla, hangi unvan atama ile elde edilir? Bilinmiyor ve hatalara düşülüyor.
ÜNİVERSİTEDEKİ BİRİMLER
Akademik unvanlar konusunda bakılabilecek ilk ve en önemli kaynak 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu… Kanun'da "yükseköğretim" şöyle tanımlanmaktadır: Milli Eğitim sistemi içinde, ortaöğretime dayalı, en az dört yarı yılı (iki yıl) kapsayan her kademedeki eğitim-öğretimin tümüdür.
Yükseköğretim kurumları denilince de "Üniversiteler ile yüksek teknoloji enstitüleri ve bunların bünyesinde yer alan fakülteler, enstitüler, yüksekokullar, konservatuvarlar, meslek yüksekokulları ile uygulama ve araştırma merkezleri" anlaşılmaktadır.
"Bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip yüksek düzeyde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık yapan; fakülte, enstitü, yüksekokul ve benzeri kuruluş ve birimlerden oluşan bir yükseköğretim kurumu" üniversite adını almaktadır.
Yüksek düzeyde eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan; kendisine birimler bağlanabilen bir yükseköğretim kurumuna "fakülte" denilmektedir. Yüksekokul'un fakülteden farkı, belirli bir mesleğe yönelik eğitim -öğretime ağırlık veren bir yükseköğretim kurumu olmasıdır. Bundan farklı olarak "meslek yüksekokulu" ise, belirli mesleklere yönelik ara insangücü yetiştirmeyi amaçlayan dört yarı yıllık (iki yıllık) eğitim-öğretim sürdüren yükseköğretim kurumu olmasıdır. Enstitü ise lisansüstü, eğitim-öğretim, bilimsel araştırma ve uygulama yapan yükseköğretim kurumudur. Müzik ve sahne sanatlarında sanatçı yetiştiren yükseköğretim kurumu ise konservatuvardır.
Üniversitelerin yöneticisi rektör, fakültelerin yöneticisi dekan, enstitü ve yüksekokulların yöneticisi de müdürdür.
KİME NE DENİR?
Yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim üyeleri, öğretim görevlileri, okutmanlar ile öğretim yardımcılarının tümüne "öğretim elemanları" adı verilmektedir. Bunlardan profesör, doçent ve yardımcı doçentler "öğretim üyesi" olarak anılmaktadır.
En yüksek düzeydeki akademik unvana sahip kişi, profesördür. Doçentlik unvanını aldıktan sonra en az beş yıl ilgili bilim alanında çalışmalarda bulunmuş ve uluslar arası düzeyde orijinal yayınlar yapmış olan profesör adayları ayrıca beş profesörden oluşan jürinin değerlendirmelerine yönelik olumlu raporların ardından atanabilmektedir.
Doçent ise, "doçentlik sınavını" başarmış akademik unvana sahip kişidir. Dolayısıyla doçent yetkisi alabilmek için Üniversitelerarası Kurul tarafından istenen nitelikli eser şartlarına sahip adayların, beş profesörden oluşan, ancak bazı alanlarda üç profesörden oluşan jüri heyetinin değerlendirdiği "eser" ve "sözlü sınav" aşamalarını geçmesi ve başarılı olması gereklidir. Bazı alanlarda jüri, ayrıca gerektiğinde adayı pratik ve uygulamalı sınava da tabi tutabilir. Doçentliğe atanma ise bu sınavların ardından alınan doçentlik diploması ile birlikte adayların üniversite rektörlüğünün ilan edeceği kadroya başvurmaları ve bundan sonra da üç profesörden oluşan jürinin olumlu raporu doğrultusunda yapılabilmektedir.
Doktora çalışmalarını başarı ile tamamlamış, tıpta uzmanlık ya da belli sanat dallarında yeterlik belge ve yetkisini kazanmış, ilk kademedeki akademik unvana sahip kişiye ise yardımcı doçent denilmektedir. Dolayısıyla "yardımcı doçent", doçent yardımcısı değildir, başlı başına bir akademik unvandır. Yardımcı doçent olabilmek için ayrıca üniversite bünyesinde oluşturulan üç profesör ya da doçentten oluşan jürinin sınavından başarı ile geçmek gereklidir.
Yükseköğretim kurumlarında profesör ve doçent kadrosu dışındaki kadrolar, "süreli" konumdadır. Örneğin, yardımcı doçentler bir üniversitede her seferinde ikişer veya üçer yıllık süreler için en çok 12 yıla kadar atanabilir ve her atama süresi sonunda görev kendiliğinden sona erer.
Öğretim üyesinden farklı olarak, öğretim görevlisi, ders vermek ve uygulama yaptırmakla yükümlü öğretim elemanıdır. Öğretim görevlisinin yardımcı doçent, doçent ya da profesör gibi bir unvanı yoktur. Dolayısıyla örneğin bir profesör "öğretim görevlisi" olarak tanımlanamaz. O, öğretim üyesi ya da öğretim elemanıdır. En sık yapılan yanlışlardan birisi de budur.
Eğitim-öğretim süresince çeşitli öğretim programlarında ortak zorunlu ders olarak belirlenen dersleri okutan veya uygulayan öğretim elemanı "okutman"dır. Onun dışında belirli süreler için görevlendirilen araştırma görevlileri, uzmanlar, çeviriciler ve eğitim-öğretim planlamacıları da "öğretim yardımcıları" olarak tanımlanır. Araştırma, inceleme ve deneylerde yardımcı olan ve yetkili organlarca verilen ilgili diğer görevleri yapan öğretim yardımcıları "araştırma görevlileri"dir. Uzmanlar, öğretimle doğrudan doğruya veya dolaylı olarak ilgili olan, özel bilgi veya uzmanlığa ihtiyaç gösteren bir işle laboratuvarlarda, kitaplıklarda, atölyelerde ve diğer uygulama alanlarında görevlendirilen öğretim yardımcılarıdır. Çeviriciler, sözlü veya yazılı çeviri işlerinde çalıştırılan öğretim yardımcılarıdır. Fahri olarak bir sınava bağlı olmaksızın akademik unvanların verilmesi ise fakülte kurumlarının önerisi doğrultusunda üniversite senatolarınca karara bağlanmaktadır.
DİĞER KAVRAMLAR
Yine birbiri ile karıştırılmaması gereken üç kavram, "ön-lisans", "lisans" ve "yüksek lisans" kavramlarıdır. Ortaöğretime dayalı, en az dört yarı yıllık (iki yıllık) bir programı kapsayan ara insan gücü yetiştirmeyi amaçlayan veya lisans öğretiminin ilk kademesini teşkil eden yükseköğretime "ön-lisans" adı verilir. En az sekiz yarı yıllık (4 yıllık) bir programı kapsayan yükseköğretim ise "lisans" adıyla anılır. Yüksek lisans, doktora, tıpta uzmanlık ve sanatta yeterlik eğitimini kapsayan programlar ise "lisans üstü"nü oluşturur.
Yüksek lisans ya da "master"; bilim uzmanlığı, yüksek mühendislik ya da yüksek mimarlık gibi anlamlara gelir. Lisans öğretimine dayalı eğitim-öğretim ve araştırmanın sonuçlarını ortaya koymayı amaçlayan bir yükseköğretimdir. Doktora ise uzmanlığa dayalı eğitim sonrasında orijinal bir araştırmanın sonuçlarını ortaya koymayı amaçlayan bir yükseköğretimdir. Tıp doktorluğundan tamamen ayrıdır. Tıp doktorlarının belirli alanlarda özel yetenek ve yetki sağlamayı amaçlayan yükseköğretimine "tıpta uzmanlık" adı verilmektedir. Müzik ve sahne sanatlarında ise doktora düzeyinde lisans üstü yükseköğretime "sanatta yeterlilik" denilmektedir.
------------------------------------
YÜKSEKÖĞRETİMDE NE, NASIL YAZILMALI?
26.08.2005
http://www.dorduncukuvvetmedya.com/article.php?sid=5005
|