Haber yazma uygulamalarına ilk başladığım sıralarda hocalarımdan bir haberin nasıl yazılacağına ilişkin benim ihtiyacım olan soruların yanıtlarını tam olarak alamadığımı gördüm. Hangi cümlelerin daha uygun olacağı ve hangi haber yüklemlerinin nerede ve nasıl kullanılacağı sorularını aşmakta zorlandım. Bunun için bulduğum en etkili yol, gazete ve dergilerle yayımlanmış haberlerin “anatomisini çıkarmak” oldu.
Daha sonra haber ajansı müdürlüğü yaptığım dönemde haber yazma dersi almamış ya üniversite birinci sınıf ya da lise mezunu arkadaşlarla birlikte çalıştım. Onlara da haber yazmaya ilişkin verdiğim notlarda daha önce kendi yaptığım haberin anatomisine ilişkin notları verdim.
Üniversitede haber yazma konusunda verdiğim derslerde de aynı notları kullandım. Radyo ve televizyon haberlerine, örnek olarak kullanmaya başladığım tüm haberlere aynı yöntemi uyguladım.
Öncelikle bu anatomi çalışmalarında, haber yazmanın sihirli formülü olan 5N1K kuralına ilişkin sorulara yanıt aradım. Haberin hangi cümlesinde “ne, nerede, ne zaman, neden, nasıl ve kim” sorularına yanıt verildiğini bularak altlarını çizdim ve hangi soruya karşılık geliyorsa onu yazdım. Ardından, haber yüklemlerini işaretledim. Hangi yüklemin hangi cümlenin sonuna ve haberin neresinde verildiğini bulmaya çalıştım. Sonraki yıllarda da aynı şeyi öğrencilerimden ödev olarak istedim. Okudukları haberlerin 5N1K sorularının yanıtlarını ve haber yüklemlerini arattırdım.
Bu tür uygulamalar daha sonra bana iletişim bilimlerinin önemli araştırma yöntemlerinden biri olan içerik analizi çalışmaları alanında önemli katkılar sağladı. Öğrencilerime de bir haberi okurken nelere dikkat etmeleri gerektiğinden başlayarak haber yazma uygulamalarında kolaylıklar getirdi.
“Haberin anatomisi” kavramını ise ilk kez 2001 yılında yayımlanan “Habercinin El Rehberi: Soru ve Örneklerle Haber Toplama ve Yazma Kural ve Teknikleri” adlı Halil İbrahim Gürcan ile birlikte yazdığımız kitapta kullandım.
ÖRNEK BİR HABER ANATOMİSİ
Şimdi de benzer şekilde bir öğrenci haberinin açıklama haberinin anatomisi çıkaralım ve daha sonra üzerinde tartışalım…
Burada parantez içinde yazılan “kişi” sözcüğünün haberin öznesi konumundaki açıklamayı yapan kişiye karşılık geldiğini ve “kim” sorusunun yanıtı olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. Üç nokta ile belirtilen yerler ise arada geçen sözler anlamında…
Haberin anatomisi cümle numaralarıyla birlikte şöyle:
1. (Kişi) … olduğunu söyledi.
2. … dolayısıyla görüşlerini açıklayan (kişi), … olduğuna dikkat çekerek, … olduğunun altını çizdi.
3. (Kişi), … dikkat çekti.
4. (Kişi) … olduğunu ifade etti.
5. …’ne de değinen (kişi), … söyledi.
6. (Kişi), … olduğunu vurguladı.
7. …belirten (kişi), “….” diye konuştu.
2. … dolayısıyla görüşlerini açıklayan (kişi), … olduğuna dikkat çekerek, … olduğunun altını çizdi.
3. (Kişi), … dikkat çekti.
4. (Kişi) … olduğunu ifade etti.
5. …’ne de değinen (kişi), … söyledi.
6. (Kişi), … olduğunu vurguladı.
7. …belirten (kişi), “….” diye konuştu.
Bu haberin ilk cümlesinde sorun yok. Çünkü bir konuda yapılmış açıklamada söylenen “en önemli söze” vurguda bulunuyor. Burada “söyledi” yüklemi yerine “açıkladı”, “belirtti”, “… dedi” gibi yüklemlerde de kullanılabilirdi.
İkinci cümlenin başında açıklamanın “neden” yapıldığı sorusuna yanıt veriliyor. “… dolayısıyla görüşlerini açıklayan” şeklindeki ifade, açıklamanın nedenini yanıtlıyor. Virgül işareti ile devam eden cümle, açıklamayı yorumluyor. Konuşmacının neye “dikkat çektiği” ve daha sonra aynı cümlede ikinci virgülün ardından konuşmacının “neyin altını çizdiği” vurgulanıyor. Açıklamanın genelini yorumlayan bir anlatım biçiminde bu cümleler de sorunlu durmuyor. Yine de bu cümleyi virgüllerden bölerek anlatılmak isteneni daha kısa ve net bir biçimde ortaya koymak mümkün. Tabi bu tür haber yüklemlerini kullanırken muhabirin açıklamaya ilişkin bir tür yorumda bulunduğunu ve bu yorumun doğru olup olmadığını da kontrol etmek gerekiyor.
Üçüncü cümle, ikinci cümlede ilk virgülden sonra kullanılan yüklem olan “dikkat çekmek” yüklemi ile bitiyor. Bir anlamda, aynı yüklem tekrarlanmış ve “hep bir şeylere dikkat çekilmiş” oluyor. Dolayısıyla bu cümle de muhabirin açıklamada dikkat çekilen şeye ilişkin algısını içeriyor.
Dördüncü cümle “ifade etmek” yüklemi ile bitiyor. Muhabir yine konuşmacının kendi sözlerine yer vermek yerine neyi ifade ettiğini anlatıyor. “olduğunu”, “olduğuna” gibi tekrarlar da dikkat çekiyor.
Beşinci cümlede kişinin neye değindiği ve ne söylediği sorularının yanıtları var. Altıncı cümlede kişi, muhabirin anlatımıyla bir şeyleri vurguluyor ve sonra bir şeyleri belirtiyor. Cümlenin sonunda ise virgülün ardından kişinin kendi “orijinal” sözüne yer veriliyor.
Haberde 5N1K formülünün “kim” ve “neden” yapıldığı sorularına yanıt verilirken; “nerede”, “ne zaman” ve “nasıl” soruları yanıtsız kalıyor. Dolayısıyla haber, eksik haber olarak tanımlanabiliyor.
Sonuç olarak bu haberdeki gibi aynı haber aktarma yüklemlerini ardı ardına sıralamamak ve haber yüklemlerini belirli bir zenginlik içinde kullanmak en önemli kural olarak karşımıza çıkıyor.
Ardından haberin en önemli unsurlarının neler olduğuna karar verip, en önemliden daha az önemliye doğru cümleleri sıralamak gerekiyor. Yukarıdaki örnek haberde en önemli unsurlar kişinin söylediği kendi sözlerinden çok neye dikkat çektiği, altını çizdiği ya da vurguladığı şeklinde.
Haber yazma uygulamalarına yeni başlayanların karşılaştıkları önemli sorunlardan birisi de aslında bu noktada düğümleniyor. Haberci arkadaşlarımız daha çok bu tür açıklamaları kendileri “anlatma” yolunu tercih ediyorlar. O kişinin ne dediğinden çok açıklamada ne anlattığını yazmaya çalışıyorlar. Bu aslında işin en zor ve ustalık gerektiren yönü…
Geçen yazımda da belirttiğim gibi haberci adayının hangi haber yüklemini nerede kullanacağına, hangisinin yerine hangisini kullanabileceğine ilişkin bilgisinin yeterli olması gerekiyor. Bu nedenle o yazım, tekrar gözden geçirilebilir. Bu haber yukarıda sıraladığım yönleriyle sorgulanır ve yeniden yazılırken haber yüklemleri de geçen yazıda kaydettiğim şekilde güncellenebilir.
KİŞİSEL BİR TAVSİYE…
Burada açıklama türü haber yazanlara bir yol göstermesi açısından şu pratik uygulamayı kendilerine rehber edinmelerini tavsiye edebilirim…
Bir açıklama, demeç, konuşma ya da görüşmenin haberini yazmaya başlamadan önce “bu olayı yakın bir arkadaşınıza anlatacak olsanız, en başta ne söylerdiniz?” sorusuna yanıt vermek gerekiyor. Bir açıklamayı arkadaşınıza anlatacak olsanız, ilk olarak ona ne söylersiniz?
Sanırım bu sorunun öncelikli yanıtı, “açıklamayı yapan kişinin ne dediği” ya da “o kişinin sizin için en önemli cümlesi” olacaktır.
Haber yazarken de metne, bu en önemli sözle başlamak gerekiyor. Çünkü açıklamayı yapan kişinin kendi sözlerine öncelik vermek; o kişinin ne anlattığı, neye dikkat çektiği, neyi vurguladığı ya da neyin altını çizdiğinden daha fazla önem taşıyor.
O kişinin sözlerine yer vermeden “ne anlattığını” ya da “neyin altını çizdiğini” bir anlamda “yorumlamak” uygun bir anlatım tarzı değildir. Çünkü arkadaşınızla yaptığınız sohbete geri dönecek olursak; bu tür, sizin yorumlarınıza karşılık gelen anlatımlarınızda arkadaşınızın “peki ne dedi?” sorusu ile karşılaşırsınız. Bu gibi durumlarda da ikinci cümle o kişinin sözleri olur. Haber yazımında da temel kural yapılan açıklamayı yakın bir arkadaşımızla konuşmamıza dayanıyor.
O halde haberde en doğru yaklaşım, açıklamayı yapan kişinin sözlerine olabildiğince çok yer vermekten geçiyor. Daha en başında açıklamayı “özetlemeye” kalkmamak ya da “aktarmak” yerine “anlatmayı” denememek gerekiyor. Çünkü bu hem “en zor”, hem de “en fazla” yanlış anlaşılmalara ya da yanlış yorumlamalara neden olabilecek yazım tarzı. O nedenle muhabirlere söylenebilecek en önemli tavsiye şu: “Bırakın, açıklamayı yapan kişi konuşsun. Siz de yazın”.
KİMİ ÖRNEKLER
Şimdi de gazetelerde yayımlanmış kimi açıklama haberlerinin giriş bölümleri üzerinde duralım. Giriş bölümleri üzerinde durmamızın nedeni, haberci adaylarının en zorlandıkları kısmın haberin giriş bölümü olması. Genç muhabirlerin deyimiyle, “giriş yapılsa, haberin devamı geliyor”.
Buradaki çözümlemelerde, 5N1K formülündeki soruların yanıtlarının bulunduğu yerlere, hangi soruya karşılık geldiği yazılmış durumda…
o (Kim?), … olduğunu söyledi. (Nerede?)… bir basın toplantısı düzenleyen (kim?), … belirterek, şöyle devam etti: “…”
o (Kim?), … söyledi. (Kim?), (nerede?) yaptığı konuşmada, … kaydetti. (Kim?), “…” diye konuştu. … kaydeden (kim?), … hatırlattı. (Kim?), “…” dedi.
o (Kim?), … belirterek, “…” dedi. (Kim?)… (nerede?)… katıldı. … vurgulayan (kim?), … söyledi. … da değinen (kim?), “…” diye konuştu. (Kim?), … belirterek, şöyle konuştu: “…”.
o (Kim?) … açıkladı. … kaydeden (kim?), … söyledi. (Kim?) … (nerede?)… basın mensuplarına yaptığı açıklamada, … (konusunda) bilgi verdi. “…” diyen (kim?), … söyledi. … belirten (kim?), … açıkladı. (Kim?)… kaydederek, “…” şeklinde konuştu.
o … olduğu açıklandı. (Kim?) “…” dedi. (Nerede?)… düzenlenen (etkinlikte) konuşan (kim?) … belirtti.
o (Ne?)… başladı. (Kim?)… dikkat çekti. (Kim?)… söyledi. (Kim?) şöyle dedi: ...
o (Kim?)… açıkladı. (Kim?)… söyledi. (Kim?) “…” dedi. …olduğunu söyleyen (kim?), “…” diye kaydetti. (Kim?), “…” sorusuna, “…” yanıtını verdi. … bilgisini veren (kim?), “…” dedi. (Kim?), … vurguladı.
o (Kim?)… (ne zaman?)… (nerede?) düzenlenen toplantıda … eleştirdi. … savunan (kim?) şunları söyledi: …
Siz de gazetelerdeki haberleri benzer şekilde inceleyebilir ve anatomisini çıkarabilirsiniz. Şunu da unutmamanızı tavsiye ederim: Daha iyi haber yazmanın yolu ilk yolu daha fazla okumaktan ve ikinci yolu daha fazla yazmaktan geçiyor.
-------------------------------
Erkan Yüksel
eyuksel@anadolu.edu.tr
Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi
Erkan Yüksel
eyuksel@anadolu.edu.tr
Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi
27.11.2006