“Her vatandaşın ve
gazetecinin okuması gereken bir başucu kitabından” söz edeceğim size.
Araştırmacı Gazetecilik Sigma Delta Chi Ödülü, Harvard University Goldsmith
Kitap Ödülü ve Medya Eliştirisi Bart Richard Ödülü sahibi bir kitap. Hem de
Türkçe’ye çevrilmiş bir eser. Adı, “Gazeteciliğin Esasları”.
Her yaz öğrencilerime bir okuma listesi sunuyorum. Yaz tatili
boyunca iletişim, medya ve gazetecilik alanında kimi kitapları okumalarını
tavsiye ediyorum. Bu yıl bir tek kitabı tavsiye edeceğim. Bir solukta
okunabilecek ancak üzerinde daha fazla süre düşünülmesi gereken bir kitap.
Gazeteciliğe ilişkin yalnızca sorunların dile getirildiği bir dönemde
“öneriler” içeren ve yapılması gerekenleri anlatan bir kitap.
Kitabın yazarları Bill Kovach ve Tom Rosensteil. Kovach, Atlanta
Journal and Constitution’ın editörü, New York Times Washington Büro Şefi ve
Committee of Concerned Journalist Yönetim Kurulu Başkanı. Rosensteil ise Los
Angeles Times eski medya eleştirmeni, Newsweek Kongre Haber Dairesi Başkanı,
Gazetecilikte Mükemmellik Projesi direktörü.
Toplam 216 sayfa ve 10 bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde
“Gazetecilik ne içindir?” sorusuna yanıt aranıyor. Özetle şöyle deniliyor:
Gazeteciliğin temel amacı, vatandaşlara özgür olabilmeleri ve kendi kendilerini
yönetebilmeleri için ihtiyaç duydukları bilgiyi sunmaktır.
Ardından da dokuz bölümde gazeteciliğin esasları olarak
sıralanan şu maddeler açıklanıyor:
1. Gazeteciliğin ilk yükümlülüğü gerçek haberdir.
2. Sadakatle bağlı olacağı ilk merci halktır.
3. Özünde gerçeği teyit etme disiplini yatar.
4. Bu mesleği icra edenler, konu aldıkları kişilerden ya da
olaylardan bağımsız kalmayı başarmalıdırlar.
5. Gazetecilik, bağımsız ve yaptırımı olan bir gözlemci görevi
görmelidir.
6. Kamuoyuna açık bir eleştiri ve uzlaşma platformu
sağlamalıdır.
7. Önemli olanı ilginç ve ilgili kılmak için çabalamalıdır.
8. Haberleri kapsamlı ve dengeli oranlarda tutmalıdır.
9. Mesleği icra edenlerin kişisel inisiyatiflerini kullanmalarına
olanak tanımalıdır.
Birinci ve en karmaşık ilke olarak “gazeteciliğin ilk yükümlüğü,
gerçek haber” konusu ikinci bölümde ele alınıyor. “Gazeteciler kimin için
çalışırlar” sorusunun başlığa taşındığı üçüncü bölümde, gazetecilerin sadakatle
bağlı olması gereken en üst makamın her durumda halk ya da vatandaşlar olduğu
vurgulanıyor. Medya işletmelerinin kar amaçlı özelliklerinin vurgulandığı bu
bölümde patron ya da şirketin ilk olarak vatandaşa bağlı olması gerektiği,
vatandaşları birinci sıraya koyan iş idarecilerinin istihdam edilmesi, açık
standartların belirlenmesi ve bunların halka duyurulması, haberler konusunda
son sözün gazetecilerin olması noktalarına vurguda bulunuluyor.
Doğrulayıcı gazeteciliğin ele alındığı dördüncü bölümde
gazeteciliğin doğruluğu kontrol edilmiş bilgiyi sunması gerektiğinin altı
çiziliyor. “Gazeteciliğin özü bir doğrulama disiplinidir” denilen bu bölümde,
objektiflik kavramının anlamı üzerinde de durularak bir yanlış anlaşılmaya
işaret ediliyor. Gazetecilikte objektifliğin, aynen bilimde objektiflik gibi
haber toplarken ve yazarken izlenen “yöntemde” objektiflik anlamına geldiği
anlatılıyor. Gazetecilere şu önerilerde bulunuluyor: Asla var olmayan bir şeyi
habere ekleme. Asla okuyucuyu kandırma. Yöntemlerin ve hareket noktan konusunda
mümkün olduğunca şeffaf ol. Kendi özgün haber toplama yöntemlerinle çalış.
Tevazu sahibi ol.
Haber doğrulama tekniklerinin de açıklandığı dördüncü bölümde;
şüpheci editörlük, doğruluk kontrol listesi, varsayımda bulunmamak, renkli
kalem, kimliği belirsiz kaynaklar gibi kimi teknik ve noktalar ortaya
konuluyor.
Beşinci bölümde gazetecinin tarafsızlığı sorgulanarak
“gazeteciler konu aldıkları kişilerden ya da olaylardan bağımsız olmayı sürdürebilmelidirler”
deniliyor. Sonuçta ise gazetecinin bağımsızlığı ve doğru yargısının da ilk önce
vatandaşa bağılılık ilkesinden geçtiğine işaret ediliyor.
Altıncı bölümde gazetecilerin bağımsız ve yaptırımı olan
gözlemciler görevi görmesi gerektiği örnek olaylarla anlatılıyor. Özgün
araştırmacı gazeteciliğe ilişkin örneklerin verildiği bu bölümde, yorumcu ve
başka araştırmalara dayanan araştırmacı gazetecilik örnekleri de anlatılıyor.
Gazeteciliğin bir kamu forumu olması gerektiği de yedinci
bölümün konusunu oluşturuyor. “Basın, kamu eleştirileri ve yorumları için bir
forum ortamı sunmalıdır” denilen bu bölümde, televizyon tartışmalarının nasıl
“boş tartışmalar” ve yanlış örneklerle dolu olduğuna değiniliyor.
Sekizinci bölümde gazetecilerin önemli olanı ilgi çekici ve
ilintili kılması gerektiği anlatılıyor. Bu konuda bazı yenilikçi yaklaşımlar
hakkında örnekler verilerek “yapılması gerekenler” konusunda ışık tutuluyor.
Örneğin bu bölümün alt başlıklarla anlatılan bazı konuları şunlar: Haber
yazarken okuyucu kitlesinin kim ve neyi bilmesi gerektiğini düşünmek, 5N1K
kuralının yeniden tanımlanması, yeni anlatım tekniklerinin denenmesi, Kum Saati
tekniği, Soru-Cevap, deneyime dayalı haberler, Zihindeki Görüntüler, hikayeyi
daha derin temalarla ilişkilendirme, haberde karakter ve ayrıntı…
“Haberi kapsamlı ve dengeli oranda yapmak” konusunun ele
alındığı dokuzuncu bölümde; hedef kitle aldatması, insanlara sadece istedikleri
haberleri sunma paradoksu, okuyucunun müşteri olarak görülmesi ve sonunda
“yolun kaybedilmesi” gibi noktalara değiniliyor. Özetle, gazeteciliğin
insanların hayatlarındaki anlamı yitirdiği ve bunun geri kazanılması gerektiği
anlatılıyor.
Kitabın son bölümünde ise “etik” ilkeler yerine gazetecilerin
vicdani yükümlülüklerine vurguda bulunuluyor. “Gazetecilerin kendi vicdanlarına
karşı yükümlülükleri vardır” denilen son bölümde, haber merkezlerinde
demokrasinin olmadığı, ancak nihai kararı, dürüstlük kültürü içinde gazetecinin
kendisinin vermesi gerektiği açıklanıyor.
Kitabın sonunda ise “Vatandaşın Haklar Bildirgesi” sıralanıyor.
Gazeteciliğe ilişkin yukarıda açıklanan dokuz madde bu kez vatandaşların
gözüyle sorgulanması ve aranması gereken maddeler olarak ortaya konuluyor.
Sonunda ise şöyle bir paragraf kitabı özetliyor: “Medeniyet,
diğerlerinden çok daha güçlü bir fikir üretmiştir: insanların kendi kendilerini
yönetebilecekleri düşüncesi. Ayrıca, bu fikri yaşatabilmek için, büyük ölçüde
dile getirilmeyen bir bilgi aktarma kuramı yaratmıştır: Gazetecilik. Bu ikisi
birlikte yükselir ve alçalırlar. Bu kitap, bu hikayeyi dillendirme
girişimidir.”
Ayrıca son olarak kitabın Türkiye’de yayımlanmasını sağlayan
ODTÜ Geliştirme Vakfı’na, Genel Yayın Yönetmeni Levent Gönül’e, Çeviren Serdar
Göktaş’a ve Editör Umut Uğur ile emeği geçenlere teşekkür etmek gerekiyor. Özel
bir teşekkür ise bu kitabı okumamı sağlayan dekanımız Prof. Dr. Nazlı Bayram’a.
Kitabı bana verdiği ve dikkatimi çektiği için…
12.07.2007
http://www.dorduncukuvvetmedya.com/dkm/article.php?sid=8761