ÖZ-ELEŞTİR-ME

Özelleştirme konusu yeniden gündemde. Yıllardır oldukça "kritik" olarak tanımlanan kimi özelleştirmeler gerçekleştirilmenin arifesinde. Özelleştirmenin ilk yıllarından bugünlere bakıldığında alınan mesafe ise hiç de küçümsenmeyecek oranda. Ancak toplumsal, ekonomik ve siyasi anlamda oldukça derin izleri bulunan özelleştirme konusuna basının duyduğu ilgi geçmişle karşılaştırıldığında hala tartışılabilecek boyutta. Basın, siyaset ve gerçek yaşamdaki özelleştirme göstergelerinin karşılaştırıldığı "Basın ve Siyaset Gündeminde Özelleştirme" konulu doktora tezi, konunun hiç de gündeme gelmeyen boyutlarını ortaya çıkarması açısından oldukça ilginç…

Söz konusu tezi, 1999 yılında Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde savunarak, doktora eğitimimi tamamladım. Daha sonra 2000 yılında da Anadolu Üniversitesi yayınları arasından tezin bir bölümünü içeren kitap yayınlandı. Bugün, özelleştirme konusu yeniden gündeme gelince, o günden bugüne nelerin değişip değişmediği konusunda hafızaların tazelenmesi gerektiğini düşündüm. Çünkü, özelleştirme tartışmasının kimi boyutları çarpıcı bir biçimde basın tarafından görmezden gelinmiş; siyaset gündemi ve gerçek yaşamdaki özelleştirmeye yönelik göstergelerle gazetelerde yayınlanan haber sayısı arasında anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştı. Hala nelerin değişip değişmediği konusundaki kararı ise sizlere bırakmak istiyorum…


BASINDA ÖZELLEŞTİRME HABERLERİ
Özelleştirme konusuna basının nasıl yer verdiği; doktora tezinde, Cumhuriyet, Hürriyet, Sabah, Türkiye gazeteleri ile ekonomi gazeteleri olan Dünya ve Finansal Forum gazetelerinde 1988-1998 yılları arasında yayınlanan tüm haberler bağlamında içerik analizi uygulamasına dayalı olarak ortaya konulmuştur. Tezde siyaset gündeminde özelleştirme konusu, TBMM Genel Kurul tutanakları ile tanımlanmış; gerçek yaşamda özelleştirme konusunun boyutları ise Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'ndan alınan "özelleştirmeye yönelik gelirler" ile "özelleştirme uygulamalarının sayısı" bağlamlarında oluşturulan gösterge niteliğindeki verilerle değerlendirilmiştir.

İncelenen 11 yıllık dönem içerisine gazetelerde yayınlanan özelleştirme konusundaki 7064 haberin içeriğine bakıldığında; daha çok özelleştirmeye yönelik değerlendirmelerin (yüzde 29), yapılacak özelleştirmelere (yüzde 15) ve gelinen aşamaya yönelik anlatımların (yüzde 12) ilk sıraları aldığı dikkati çekmektedir.

Onlarca veri arasında, bugün, özellikle üzerinde durulabilecek ve ayrıca düşünülebilecek en önemli nokta, "özelleştirmeye yönelik görüşler"de düğümlenmektedir. v Haberlerde en yoğun şekilde işlenen görüş (yüzde 61), özelleştirmeye "evet" diyen ya da olumlu bakan, özelleştirmenin yapılması gerektiğini savunan, lehteki görüşlerdir. Özelleştirme taraftarlarının yaklaşık dörtte biri oranında olmak üzere, ikinci sırada en fazla değinilen görüş ise, özelleştirme uygulamalarına yönelik eleştirilerdir (yüzde 14). Hemen ardından "özelleştirmenin önündeki engel ve endişeler" (yüzde 10), ardından da "özelleştirmenin doğru ve düzgün bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için yapılan özelleştirme öncesi uyarı ve öneriler" (yüzde 7,5) gelmektedir. Özelleştirmeye "hayır" diyen ya da karşı çıkan, özelleştirmenin yapılmaması gerektiğini düşünen görüşlere ise oldukça az biçimde (yüzde 4,6) yer verilmiştir. Bir başka az değinilen görüş ise, özelleştirme uygulamalarına yönelik onca eleştiri yayınlanmakta iken, bu uygulamaların savunmalarını içeren görüşler olmuştur (yüzde 3,3).
Başka bir anlatımla özetlenecek olursa, gazetelerde yayınlanan özelleştirme haberlerinin yarıdan çoğunda özelleştirme savunulmuş, yoğun bir biçimde özelleştirme uygulamalarına yönelik eleştirilere, özelleştirme uygulamalarının önündeki engellere ve bu konuda duyulan endişelere, uyarı ve önerilere yer verilmiş, ancak aynı biçimde "özelleştirme karşıtı görüşlere" ve "eleştirilere verilen yanıtlara" yer verilmemiştir.

MECLİS GÜNDEMİNDE ÖZELLEŞTİRME

İncelenen haberlerin en önemli kaynağı, Özelleştirme İdaresi (yüzde 22) ve iktidar (yüzde 17) iken; muhalefetin sesi daha çok Meclis çatısı altında yükselmiştir. TBMM Tutanak Dergisi'ne göre, incelenen 11 yıllık dönemde, özelleştirme konusunun yer aldığı toplam 3383 sayfalık kayıt içerisinde muhalefet, iktidardan üçte iki oranında daha fazla "söz alarak" konuşma yapmıştır.

Muhalefetin en fazla söz aldığı yıl; Özelleştirme Kanunu'nun çıktığı ve özelleştirme konusunda Meclis çatısı altında en çok tartışmanın yaşandığı, 1994 yılı olmuştur. Tüm dönem içinde, Meclis çatısı altında özelleştirme karşıtı görüşler (yüzde 16), özelleştirme yanlısı "olumlu" görüşlerin üç katı kadar fazla seslendirilmiştir. Karşıt görüşler daha çok 1988, 1989 ve 1994 yıllarında kayıtlara geçmiştir.

Meclis çatısı altında her ne kadar özelleştirme karşıtı görüşler daha fazla dile getirilmişse de özelleştirme uygulamaları her iktidar döneminde sürüp gitmiştir. Muhalefette iken özelleştirmeyi ve özelleştirme uygulamalarını eleştirenler, iktidara geldiklerinde neredeyse, "en hızlı özelleştirmeci" olabilmek için birbirleriyle yarışmıştır. Dönem içinde doğrudan ya da dolaylı olarak özelleştirme konusu ile ilgili olarak Mümtaz Soysal iki kez olmak üzere, Mehmet Köstepen ve Eyüp Aşık bakanlık görevlerinden istifa etmek durumunda kalmıştır. Soysal'ın istifaları daha çok "kişisel tercihlere" bağlı görülürken; Aşık'ın istifasının ardında, "mafya-siyasetçi ilişkisini" konu alan Sabah gazetesinin (12-24 Eylül 1998) "istifa daveti"nin altını çizmek gereklidir.

NELER GÖRDÜK, NELER

O yıllarda incelenen gazetelerde Ali Rıza Kardüz, Osman Ulagay, Necati Doğru, Sadullah Usumi, Öztin Akgüç, İzzettin Önder, İlter Akat, Taner Berksoy, Yakup Kepenek, Şükran Ketenci ve Mümtaz Soysal gibi isimler özelleştirmeyi eleştiren köşe yazıları ile dikkati çeker. Bir "nostalji turu" da sayılabilecek kimi haber başlıkları ise şöyledir: 

"Özelleştirmeye merhaba", Hürriyet, 29 Şubat 1988.
"Yabancı tekele hayır", Sabah, 14 Ekim 1989.
"Ne kadar özelleştirme, o kadar demokrasi", Cumhuriyet, 27 Kasım 1992.
"Çiller'in siyasi geleceği özelleştirmeye bağlı", Türkiye, 22 Ekim 1993.
"Çiller, KİT'lere acımasız", Cumhuriyet, 22 Haziran 1993.
"İşçiler yollarda, sinirler gergin", Hürriyet, 8 Nisan 1994.
"Yağma gibi özelleştirme", Hürriyet, 19 Temmuz 1994.
"Yağma özelleştirme iptal", Hürriyet, 20 Temmuz 1994.
"Türkiye'nin itibarı özelleştirmeye bağlı", Hürriyet, 6 Ekim 1994.
"Özelleştirmeye ANAP desteği", Hürriyet, 25 Ağustos 1994.
"Durdurun bu satışı", Türkiye, 14 Haziran 1994.
"IMF uyardı", Türkiye, 3 Ağustos 1994.
"Ekonomik devrim", Hürriyet, 25 Kasım 1994.
"KİT gerçeği", Sabah, 18 Kasım 1994.
"Kapatın! Maaş verin", Sabah, 17 Kasım 1994.
"Türkiye'nin kaderini değiştirecek özelleştirme operasyonu başlıyor", Dünya, 25 Kasım 1994.
"Örnek bir özelleştirme: Kardemir", Türkiye, 28 Ağustos 1995.
"Karabük mucizesi", Sabah, 20 Ekim 1997.
"EBK yağmasına dur!", Cumhuriyet, 11 Şubat 1995.
"SEK'in satışına tepki", Türkiye, 4 Temmuz 1995.
"Erdemir peşkeş çekiliyor", Cumhuriyet, 6 Mart 1995.
"Turban'ı resmen soymuşlar", Hürriyet, 29 Mayıs 1996.
"Tofaş'ta ayrıcalık", Cumhuriyet, 26 Nisan 1996.
"Dağıtım şebekeleri hediye ediliyor", Cumhuriyet, 4 Nisan 1997.
"Kelepir fiyatına santral", Cumhuriyet, 30 Nisan 1997.
"Santrallar için medya savaşı", Cumhuriyet, 2 Mayıs 1997.
"Basın bu işe karışmasın", Cumhuriyet, 17 Haziran 1997.
"Devlet yağma-talan içinde", Cumhuriyet, 6 Kasım 1997.
"Özelleştirmede dönüm noktası", Sabah, 24 Ocak 1997.
"Özelleştirmeden geri dönüş yok", Türkiye, 20 Ocak 1997.

MEDYADAKİ GRUPLAŞMA 

Bu haber başlıkları arasına medyadaki gruplaşmanın izlerinin de görüldüğü kimi başlıkları da eklemek mümkündür. Örneğin medya gruplarının özelleştirme uygulamalarına katılımı anlamında o yıllarda dikkati çeken Uzan grubu hakkında çıkan haberler oldukça dikkat çekicidir. Önceleri Cumhuriyet gazetesinde ve daha sonra Hürriyet, Milliyet ve Sabah gazetelerinde yoğun bir biçimde Uzan grubunun aldığı özelleştirme ihaleleri konu edilmiş ve eleştirilmiştir. "Özelleştirmenin en büyük müşterisi" (Türkiye, 24 Nisan 1992) Uzan grubu hakkında yayınlanan, "Özelleştirmenin adı Uzanlaştırma" (Cumhuriyet, 8 Mayıs 1993) başlıklı haber, zihinlerde epeyce yer etmiştir.

Öte yandan medya sektöründe yatırımı bulunan tüm "büyük" grupların özelleştirme ihalelerine ilgisi daha sonraki dönemde de devam etmiş ve bir çok sektörde bir çok şirkete sahip ya da ortak olmuşlardır.

Sonuç olarak yasama, yürütme ve yargı güçlerinden ayrı ve bağımsız bir şekilde "dördüncü güç" olarak adından söz ettiren basının, geçmişte, özelleştirmeden yana "bağımsız" ve "kamuoyunun tarafsız bir şekilde oluşumuna zemin hazırlayacak biçimde; net, dengeli ve karşıt görüşlere eşit biçimde yer vererek" haberler yaptığını ve bu türde yayın politikaları izlediğini söyleyebilmek hiç de kolay değildir.

--------------------
ÖZ-ELEŞTİR-ME
11.08.2005
http://www.dorduncukuvvetmedya.com/article.php?sid=4940