“Bu ülkede medya gündemi, kamu gündemi ile uyuşmuyor. Medya istediği şeyi gündemine alıyor. Halkın asıl gündemi medyada yer almıyor. Medya yapay gündemler yaratıyor. Halkın aklını çelmeye çalışıyor. Gazeteler de halkın sorunları ile ilgilenmediği için satmıyor. Kimse gazete satın almıyor.” Gündem belirleme konusunda doktora tezi hazırlamış bir akademisyen olarak sıklıkla duyduğum ve müdahale etmek durumunda kaldığım görüşlerin bir bölümü bu şekilde özetlenebilir. Bu görüşler hangi yönleriyle doğru, hangi yönleriyle yanlış açıklamaya çalışayım…
GÜNDEM, NE DEMEK?
Medya gündemi ile kamu gündemi arasındaki ilişkiyi sorgulayanların önemli bir bölümü söze şöyle başlar: “Medya, gündemi belirleyici bir role sahiptir. Medya bu rolünü insanları yönlendirmek için kullanır. Ancak asıl meselelerle ilgilenmeyen medya, insanları yanlış yönlendirmeye çalışır. İnsanların kafasını karıştırır. İlgisini başka yerlere çeker”. Bunun için de sözün devamında, medya ya “toptan” ya da “kısım kısım” eleştirilir.
Öncelikle konuya “gündem” kavramının ne anlama geldiği sorusuna yanıt vererek başlanabilir. Gündem, bir dizi konuya ilişkin öncelik ya da önemlilik sıralaması demektir. Aslında günlük hayatta hepimizin yapmaya çalıştığı işlere yönelik bir gündemi vardır. Her sabah uyandığımızda “bugün” yapacağımız işlere ilişkin zihnimizde bir sıralama yaparız. Kimi işleri erteler, kimilerine öncelik veririz. Aslında bu sıralama ile yaptığımız iş “kendi gündemimizi” oluşturmaktır.
Toplumsal sorunlar karşısında da çözüme hangisinden başlanacağına ilişkin bir öncelik sıralaması yapılır. Böylece sınırlı kaynakların hangi oranda ve nerelerde harcanacağına ilişkin değerlendirmelere gidilebilmektedir.
Günlük hayatta yapılacak işlere yönelik öncelik sıralamasını bireyler kendileri oluştururken, acaba toplumsal sorunların çözümü için oluşturulacak öncelik sıralamasını kim, nasıl yapmaktadır? İşte bu soru, medyanın insanlar üzerindeki etkilerini açıklamaya dönük “gündem belirleme” yaklaşımının temel hareket noktalarından birini oluşturmaktadır.
MEDYANIN GÜNDEMİ, NE DEMEKTİR?
Medya haber merkezlerinde de her gün, kendilerine ulaşan haber konuları arasında, hangilerinin daha önemli olduğuna ilişkin bir sıralama yapılmaktadır. O gün meydana gelen pek çok olay arasından, “en önemli” olanlara karar verilmektedir. Gazetede en değerli haber manşete, televizyon ve radyoda haber bülteninin ilk sırasına yerleştirilmektedir. Bir gazetenin birinci sayfasına en fazla 15-20 haber girerken, bir ana haber bültenine, belki de 25 haber girebilmektedir. Ancak o gün yaşanan ve haber değeri taşıyan mutlaka çok daha fazla sayıda “olay” vardır. Belki de bunların çok önemli bir kısmı “haber” dahi yapılmamıştır. Haber yapılanlar arasından da pek çoğu “çöpe” atılmış, yayın içeriklerine alınmamıştır.
Medya içeriklerinin hazırlanmasında ya da seçiminde medya çalışanlarının kişisel nitelikleri, kurumun çalışma düzeni, kurumsal amaçları, kurum dışından kaynaklanan baskı ve düzenlemeler ile ideolojik eğilimler etkili olmaktadır. Medya eleştirilerindeki “halk” ifadesi bu anlamda “kurum dışından kaynaklanan unsurlar” arasında “okur” ya da “izleyici talepleri” şeklinde karşılığını bulmaktadır.
Medya içeriklerinde yer alacak haberler seçilirken haber konusunun niteliği de ayrı bir önem taşımaktadır. Çoğu zaman bu konunun zamanlılığı, aniliği, geçerliliği, yakınlığı, nerede yaşandığı, önemliliği, kaç kişiyi ilgilendirdiği, ilginçliği, nadirliği, heyecanlılığı ya da sayfadaki kompozisyona uygunluğu da “haberi değerli kılan unsurlar” olarak etkili sayılmaktadır.
“ASIL GÜNDEM” NE DEMEK?
Şimdi, konunun özünü oluşturan “asıl gündem” ya da “yapay gündem” kavramlarına değinilecek olursa, eğer gündem, konulara ilişkin önemlilik sıralaması ise, bunun “asıl”, “yapay”, “suni” ya da “gerçek dışı” gibi bir nitelik taşıyıp taşıyamayacağını sorgulamak gerekir. Aslında herkesin kendisine ait bir öncelik ya da önemlilik sıralaması varsa, hangisinin “asıl” ya da hangisinin “yapay” olduğundan nasıl söz edilebilir? Dolayısıyla, kavramsal düzeyde “yapaylık tartışması” pek de mantıklı görünmemektedir.
Ancak iletişimde önemli olan söylenilen değil, söylenilmek istenilen ise, sanırım bu ifadelerle anlatılmaya çalışılan şey, önemli sorunlar dururken, daha az önemli sorunların çok daha önemli imişcesine sunulmasıdır. “Asıl gündem” denilen şey, kamuoyunda çoğunluğun sesidir ve “yapay gündem” denilen şey de medyanın ya da “medya” genellemesi içinde doğrudan adı verilmeyen kimi yayın organlarının önem verdiği konulardır. Eleştirilerdeki kızgınlık ise “kendileri” için ya da toplumun geneli için önemli olduğu düşünülen sorunların, başkalarınca aynı derecede önemli bulunmamasından kaynaklanmaktadır.
HALKIN GÜNDEMİ, NE DEMEKTİR?
Çoğunlukla “yapay gündem” eleştirisinde bulunanlar, kendi savundukları ya da üzerinde mesai harcadıkları sorunların “en önemli sorunlar” olduğu konusunda kamuoyunu, medyayı ve siyaset dünyasını ikna etmeye uğraşır. Bu iknada kullanılan propaganda tekniklerinden “ad takma” gereği de karşı taraf “yapay gündem yaratan” olarak konumlandırılmaya çalışılır. “Asıl gündem” denilen şey ise “gösterişli genelleme” tekniği ile ilişkilendirilebilir. Kamuoyunun dikkatleri “asıl” konuya çekilmek istenir.
“Halkın gündemi” ya da “kamu gündemi” denilen şey, gündem belirleme konusunda araştırma yapanlar tarafından gerçekleştirilen anket uygulamaları ile ortaya çıkarılan kamunun zihnindeki sorunlara ilişkin öncelik sıralamasından başka bir şey değildir. Araştırmalarda bunun için seçilen örneklem çerçevesinde ankete katılanlara “bugün ülkenin karşı karşıya olduğu en önemli problem sizce nedir?” sorusu yöneltilir. Tartışmalı da olsa bu anket sorusundaki kelimelerin yerleri dahi değiştirilmez ve Gallup’un 1953’ten beri uyguladığı bu soru kalıbı ile veri üretilir. Alınan yanıtlarla oluşturulan “hangi konuların daha fazla ifade edildiğine ilişkin bilgi” kamu gündeminin bir göstergesi olarak tanımlanır. Başka bir deyişle “kamuoyunun toplumsal sorunların hangilerinin daha önemli olduğuna ilişkin görüşü” şeklinde ifade edilir.
Bu arada herhangi bir anket yapılmadan “ben insanların arasında dolaştım, kamu bunu düşünüyor” demek ne kadar doğrudur, o da ayrı bir tartışma konusudur.
MÜDAHALECİ UNSURLAR…
Sonuç olarak gündem belirleme araştırmalarında medyanın insanlar üzerinde gündemi belirleyici etkisi ya da kamunun hangi toplumsal sorunların daha önemli olduğuna ilişkin görüşlerinin oluşumundaki rolü anlamında, medyanın konulara yönelik önemlilik sıralaması ile kamunun bu konulara ilişkin önemlilik sıralaması arasındaki ilişki karşılaştırılır. Bugüne dek dünya çapında yapılmış 450’den fazla araştırmada, medya gündemi ile kamu gündemi arasında anlamlı bir ilişki olduğu ortaya konulmuştur.
Öte yandan gündem belirleme araştırmalarına yönelik temel sorunlardan birisi, bir konunun medya gündeminden kamu gündemine geçmesi için etkide bulunan “müdahaleci” unsurların tanımlanması olmuştur. Bu geçiş ne kadar süre almaktadır, konuların niteliği önemli midir, bireyler arası iletişim bu geçiş sürecini hızlandırmakta mıdır, Başkan’ın konuşmaları ne kadar etkili olmaktadır, olayların gerçek yaşamdaki durumu gündemler üzerinde ne kadar etkilidir ya da diğer akla gelen sorular “müdahaleci unsurlar” olarak test edilmiştir.
PEKİ, YA GERÇEK YAŞAM?
Araştırmalarla ortaya konulan çarpıcı bulgulardan birisi, olayların gerçek yaşamdaki durumu ile medya gündemindeki önemlilik durumu arasındaki bağlantının zayıf olduğudur. Medya çoğu zaman olayların gerçek yaşamdaki derecesi ile ilgili değildir. Trafik kazalarının, çevre kirliliğinin, açlığın ya da fakirliğin artışı, AIDS’ten, kanserden, sigara yüzünden ölenlerin sayısı ve aklınıza gelebilecek pek çok konuya ilişkin gerçek yaşam göstergeleri ile bu konularda yapılan haberlerin sayısı arasında anlamlı bir ilişkiden söz edilememektedir. Bu durum ise çoğu zaman kamunun olayların gerçek yaşamdaki durumuna ilişkin algısını farklılaştırmaktadır.
Örneğin AIDS’ten ölenlerin sayısı bir önceki yıla oranla azalırken, medya içeriklerindeki yoğun anlatım nedeniyle bu sorunun önemli olduğuna ilişkin kamuoyunun verdiği yanıt sayısı artmaktadır. Etiyopya’da açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artarken, kamunun konuya duyduğu ilginin derecesi bu gerçekten bağımsız olarak, medya içeriklerindeki önem seviyesi ile paralellik göstermektedir. Açlıktan ölümler devam ederken, medyanın konuya ilgisi dağıldığında kamunun ilgisi de dağılmaktadır.
Türkiye’de de medya gündemi ile kamu gündemi arasındaki ilişkiyi sorgulayan birkaç doktora ve yüksek lisans çalışması dışında birkaç makale çalışması da yapılmıştır. Yeterli sayıda araştırmadan söz edememekle birlikte, mevcut çalışmalar arasında medya ile kamu gündemi arasında bir bağlantının varlığını ortaya koyan çalışmalar olduğu gibi bağlantısızlık yönünde bulgulara erişenler de bulunmaktadır. Ancak genel eğilim, araştırma tasarımlarına göre de şekillense de gündem belirleme yaklaşımının temel hipotezini destekler niteliktedir. Bir konunun medyadaki önemlilik derecesi, kamu gündemindeki önemlilik derecesini yakından etkilemektedir. Öte yandan olayların gerçek yaşamdaki durumunun medya gündeminden bağımsız olduğuna ilişkin bulgular da mevcuttur.
OLUMLU MU, OLUMSUZ MU?
Eğer varsa, medya gündeminin kamu gündemini etkileme durumu, olumlu mu algılanmalıdır, olumsuz mu algılanmalıdır? Elbette ki medya gündeminin kamu gündemini etkilediğini varsaymak, elinde kendisi ve toplum için önemli olduğunu düşündüğü bir sorun olan ve bu soruna medyada yeterince önem verilmediğini düşünenler için önemli bir sorundur. Medyanın o sorununu görmezden gelmesi ya da yeterince önem vermemesi, önce kamuoyunun o sorunu önemli bulmaması ve sonra da siyasal gücün o sorunun çözümü için çaba harcamaması anlamına gelecektir.
Hangi sorunun önemli olduğu konusunda kamuoyunun ikna edilmesi siyasal kaynakların ya da gücün kullanılması ve bu kullanımın meşruiyetinin kazanılması anlamında önem taşımaktadır. Dolayısıyla medya gündeminin kamu gündemini etkilediği varsayılırsa, etkilenen kamuoyuna karşı siyasal gücün ve siyasal gündemin duyarsız kalamayacağını düşünmek en doğru yaklaşım olacaktır. Çünkü siyasal güç kaynağını kamuoyundan, seçmenlerin oylarından almaktadır. Kamuoyunda önemsiz algılanan sorunlar için ülkenin kaynaklarını harcayan bir siyasal partinin yeniden iktidara gelme şansı çok da büyük değildir. O halde hangi sorunların önemli olduğu konusunda kamuoyunun ikna edilmesi bir anlamda da iktidar olma mücadelesinin bir parçasıdır. Gazetede, radyo ve televizyonda sınırlı gündem konuları arasında yaşanan “köşe kapmaca” oyunu, bu nedenle, bir anlamda da “iktidar olma” yolunda koşulan bir yarıştır.
İKTİDAR YARIŞI…
Şimdi baştaki sorulara geri dönülecek olursa, medya gündemi ile kamu gündeminin uyuşup uyuşmadığı sorusunun “öyle olması gerekir mi, gerekmez mi” sorusu ile de ilişkilendirilmesi gerekecektir. Herkesin kendine göre sorunlara yönelik bir öncelik sıralaması varsa, her yayın organının da kendine göre bir seçim yapma şansının olamayacağı söylenemez. Elbette ki her yayın organı kendi öncelik sıralamasını kendisi yapacaktır ve kendi gündemini kendisi oluşturacaktır. Bunda da özgür olmalıdır. Bu bağlamda kamunun önem verdiği konulara bir yayın organının önem verip vermemesi de kendisinin karar vereceği bir konudur. Bir gazetenin kimin “en önemli” gördüğü sorunları “nasıl” yayımlayacağı konusunda girilecek bir tartışma belki de “ifade özgürlüğüne müdahale” anlamında yorumlanabilecektir.
Öte yandan kamuoyunu oluşturan her bir birey de gerek kendisinin doğrudan deneyimle öğrendiği konulara ilişkin, gerek medya içeriklerinden öğrendiği konulara ve gerekse de siyaset adamlarından duyduğu konulara ilişkin düşüncelerinde serbesttir. Aynı şekilde bireyler kendi görüşlerini yazan ya da bu görüşlere aykırı yazılar yazan gazeteleri satın alıp almamakta da serbesttir ki bu bağlamda da gündeme “gazeteler neden satmıyor” tartışması çıkmaktadır.
Sonuç olarak gelinen noktada şunun altını önemle çizmekte yarar vardır. Medya gündemi de, kamu gündemine ilişkin algılama da, siyaset gündemi de sonunda çözüm bekleyen ve sınırlı kaynakların paylaştırılacağı sorunların öncelik sıralamasıdır. Bu da en sonunda dünya görüşüne ve tercihlerine ilişkin, ideolojik bir sıralamadır ve bu sıralamaya ilişkin tartışmalar da iktidar yarışının bir parçasıdır.
-----------------------------
“ASIL GÜNDEM”, “YAPAY GÜNDEM” TARTIŞMASI
29.12.2005
http://www.dorduncukuvvetmedya.com/article.php?sid=5574
|