TOPLANTI HABERİ NASIL YAZILMAZ?

Yaygın gazeteler eskisi kadar toplantı haberlerine rağbet etmeseler de haberciliğin temel kaynaklarından birini konferans, seminer, sempozyum, panel ve kongre gibi toplantılar oluşturur. Habercilik mesleğine yeni başlayanlar için toplantı haberleri, bir bakıma, “alıştırma” niteliği taşır. Ancak bu “alıştırmalar”, kimi zaman medya içeriklerine de yansır. Bu yazıda toplantı haberlerinde nelere dikkat edilmesi ve nelerin yapılmaması gerektiği konularının üzerinde durmak istiyorum.

“TOPLANTI HABERİ” NE DEMEK?
Öncelikle, “toplantı haberi denildiğinde, ne akla gelmeli?” sorusuyla konuya başlanabilir. Dinleyicilere bilim, sanat, edebiyat gibi bir konuda bilgi vermek için yapılan konuşmaya “konferans” adı verilir. Bir konu ile ilgili bilgi vermek ve bu bilgiler üzerinde tartışmak amacıyla birkaç yetkilinin yönetimi altında düzenlenen toplantı ise “seminer” adını almaktadır. Dinleyiciler önünde, seçilmiş bir konuşmacı grubunun bir konuyu tartışmak amacıyla düzenlediği toplantı, toplu görüşme, açık oturum ise “panel” şeklinde tanımlanır. Belli bir konuda düzenlenen oturum veya seminerler serisi “sempozyum” adıyla anılır. Bir kuruluşun, temel sorunları konuşmak üzere belli sürelerle yaptığı genel toplantıya da “kongre” denilmektedir. Yetkili ya da ilgili bir kimsenin, bir konu ya da çeşitli konular üzerinde açıklamada bulunmak için kitle iletişim araçlarında görevli kimselerle yaptığı toplantı ise “basın toplantısı” diye adlandırılmaktadır. Bu tür toplantılar üzerine yazılan haberler ise genel olarak “toplantı haberi” adını almaktadır. Kimi zaman da bu tür toplantılar birer “etkinlik” olarak görüldüğü için, bu haberler “etkinlik haberleri” adıyla da anılmaktadır.

TOPLANTI HABERİ NASIL YAZILIR?
Bir toplantıyla ilgili genel olarak üç tür haber yazılabilir. Bunlardan ilki toplantının ileriki bir zamanda yapılacağının duyurumudur. Bu haberde toplantının adı, konusu, kimlerin katılacağı, nerede ve ne zaman yapılacağı bilgilerine yer verilir.
Bu haberler genellikle toplantı davetiyesi ya da toplantının yapılacağına ilişkin, toplantıyı düzenleyenler tarafından yazılmış “hazır” haber bültenleri aracılığıyla yazılır.
Hazır bültenlerdeki en büyük “tuzak” ya da “göze batan” unsur, toplantıyı düzenleyenlerin adlarının ön planda tutulmasıdır. Bu da bültenin ilk paragrafında, hatta kimi zaman ilk cümlesinde ilgili adın bulunmasına karşılık gelir.
Böyle bir durumda habercinin kendi kendine şu soruyu sorması gerekir: Bir toplantının duyurulmasına ilişkin haberde en önemli bilgi; toplantının kimin tarafından düzenlendiği mi, yoksa bu toplantıya kimin konuşmacı olarak katılacağı, nerede ve ne zaman yapılacağı mıdır?
Okur odaklı yaklaşımda toplantının kimin tarafından düzenlendiği bilgisi; haberin odak noktası düzenleyen kurum olmadıkça, ikinci derecede önem taşır. Dolayısıyla her türlü toplantı haberinde bu bilginin en önce verilmesi anlamlı değildir.
Örneğin, “A üniversitesi / derneği tarafından X konulu bir konferans düzenlendi” şeklindeki bir haber giriş cümlesi; çarpıcı ya da olağandışı bir durum yoksa, “ilk cümlesi ikinci cümleyi okutturabilecek” nitelikte bulunmaz.
İkinci türdeki toplantı haberi, “toplantı bugün” ya da “yarın yapılacak” konusunu işler. Böylece toplantıya katılmak isteyenler bilgi edinir ya da daha önce okuduğu toplantının yapılacağı haberini hatırlar.

NASIL YAZILMAZ?
Üçüncü türdeki ve benim “asıl” toplantı haberi diye niteleyebildiğim haberler ise toplantı sonrasında yazılan ve olup bitenleri anlatan haberlerdir. Bu tür haber yazma alıştırmalarında genel olarak gördüğüm en hoş olmayan alışkanlık, toplantının başından sonuna, adeta kronolojik bir sıra ile aktarılmasıdır.
Genellikle “zabıt tutanağı” gibi yazılan bu tür haberlerin başında bir “özet” bulunur. Örneğin bu tür girişlerde “A üniversitesinde X konulu bir konferans verildi”, “B kişisi şehrimizdeydi”, “A Derneği tarafından düzenlenen ‘…’ adlı panel dün X Merkezi’nde gerçekleştirildi” gibi “basmakalıp” ya da “rutin” ifadeler dikkati çeker. Ardından da İstiklal Marşı ve saygı duruşu ile başlayan haberde, varsa, açılış konuşmaları geniş bir yer tutar. Daha sonra, sırasıyla söz alan konuşmacıların adlarına değinilir. Kimi zaman da birkaç cümle ile konuşmacıların sözlerine yer verilir. Haberin tümü ise bir kaç spot ya da paragrafı aşmaz.
Benim, “böyle yazılmazsa daha iyi olur” diye nitelediğim bu tür haberler, çoğunlukla mesleğin pratikleşmiş alışkanlıklarının birer ürünüdür. Hatta bu tür haberler, tırnak içindeki söz ve isimler değiştirildiğinde tüm toplantı haberleri için uygulanabilir bir “şablon” niteliği de taşır. Genel olarak bu haberler, okur için taşıdığı anlamdan çok, toplantıyı düzenleyen ya da toplantıda konuşanlar adına “daha” değerlidir. Çünkü okur, çoğu zaman bu haberleri okurken “iyi ama bana ne?” diye sorduğunda ya da “Ee, peki ne oldu, ne konuşuldu?” diye sorduğunda tatmin edici ve kendisi için “değerli” bir yanıt bulamaz.

TOPLANTI HABERİNDE NE ARANIR?
Toplantı haberlerinde okurlar genellikle şu sorulara yanıt arar: Toplantının konusu, niteliği, kimlerin katılacağı ya da katıldığı, nerede ve ne zaman yapılacağı / yapıldığı, kimin organize ettiği / düzenlediği, katılımcıların konuşma / sunum başlıkları, konuşmacıların neler söyledikleri, varsa konuşma metinleri ve bu metinler ile yapılan konuşmaların karşılaştırılarak arada bir fark olup olmadığı, konuşmacıların sözlerindeki en çarpıcı noktalar, toplantıyı izleyenlerin kimler olduğu, toplantıda sorulan sorular ve yanıtları, toplantı öncesinde, toplantı sırasında ve sonrasında meydana gelen beklenmedik ve haber niteliği taşıyan önemli olaylar…
Toplantı haberini yazmaya başlamadan önce yukarıdaki bilgileri not eden habercinin kendi kendine şu soruları sorması haber yazımını kolaylaştırır: Bu toplantının benim gazetemin okurunu ilgilendiren en önemli yanı nedir? Bu toplantı ile ilgili olarak yakın bir arkadaşımla konuşacak olsam ona ilk önce ne söylerdim? Söze nasıl başlardım? Sonra hangi ayrıntılar üzerinde dururdum? Ona bu toplantıyı nasıl anlatırdım? İşte bu soruların yanıtları, haber girişinin ve yol haritasının belli başlı noktalarını oluşturur.

EN KOLAY NASIL YAZILIR?
Örneğin izlediğiniz herhangi bir toplantının ardından yakın bir arkadaşınızla konuşsanız, ilk söylediğiniz şey, konuşmacının söylediği çarpıcı bir söz olabilir. Dolayısıyla konuşmacının ilginç bir sözü haberin giriş cümlesini oluşturabilir. Bu önemli açıklama ya da görüş, haberin en çarpıcı öğesi olarak en başta yer alabilir.
Kimi zaman toplantı sırasında yaşanan kimi olaylar dikkat çekici olabilir. Toplantının geç başlaması, dinleyici sayısının azlığı, dinleyicilerin konuşmacıyı protesto etmesi, konuşmacının kürsüye çıkarken tökezleyip yere düşmesi ve yaralanması da o toplantının en önemli öğesi olabilir.
Toplantı haberini yazarken unutmamak gerekir ki, haber, olup biten her şeyin olup bittiği zaman sıralaması içinde film şeridi gibi okura aktarılması değildir. Olup bitenin özet bir biçimde ve önem sırasına göre okura anlatılmasıdır. Her ne kadar haber, tarihe düşülen not olsa da, bir tarih kitabı değildir. Anı defteri ya da resmi bir tutanak hiç değildir. O nedenle, bir haberde olup biten her şeyin anlatılmasından çok   “sadede gelinmesi” daha büyük önem taşır. Bu anlatımda da mümkün olduğu kadar   gereksiz cümle ve kelimelere yer vermekten kaçınmak gereklidir. Toplam dört saat süren bir toplantının belki 40 saniyede ve belki de 400 kelimeyle anlatıldığı kurgulanmış bir görüntü ya da metindir haber.

YORUMLAMAYIN
Toplantı haberlerinde sıkça düşülen çıkmaz sokaklardan birisi de haber anlatımında konuşmacıların sözlerini özetlemeye çalışmak ya da onları yorumlamaya uğraşmaktır. Bu tür haberlere uzaktan bakıldığında “ustalık işi” gibi görünse de bunları yazan habercilerin daha çok “köşe yazarlarına özendiği” söylenebilir. Bu noktada şunu unutmamak gereklidir: Habercinin asıl görevi kimin ne söylediğini yorumlamak değil, söylenen en önemli şeyleri olduğu gibi okura aktarmaktır.
Haberci, bu aktarımında “açıklamak”, “söylemek”, “demek”, “belirtmek”, “kaydetmek”, “ifade etmek”, “şeklinde konuşmak” ya da “diye konuşmak” gibi haber yüklemlerini kullanmalıdır.
Haberci, tırnak içinde konuşmacının “en değerli ve anlamlı” sözlerine yer verirse, hem haber yazarken kendisi rahatlayacak, hem de haberi okuyan okuru özgür bırakacaktır.
Öte yandan haber yazmanın bilinen tüm kurallarının toplantı haberleri için de geçerli olduğunun altını çizmekte yarar vardır. Sonuç olarak yukarıda sıralanan noktalara dikkat etmek okur için haber yapmak, okurun zihninde yanıtlanmamış sorular bırakmamak ve okuru toplantı haberlerinin konuşma havuzunda boğmamak adına yararlı olabilecektir.


TOPLANTI HABERİ NASIL YAZILMAZ?
23.05.2006
http://www.dorduncukuvvetmedya.com/article.php?sid=6357