RUTİN BİR TOPLANTI HABERİ NASIL ÖZEL HALE GETİRİLİR?


Örneğin önceden davetiyesi gelmiş, nerede ve ne zaman kimlerin konuşacağı belli, herkesin katılımına açık, diğer gazetecilerin de bulunduğu bir toplantının “yapıldı, bitti, şunlar oldu, bunlar konuşuldu, vs.” içerikli bir haber “rutin” yani “özel olmayan, sıradan” bir haberdir.


Böyle bir haber genellikle 5N1K formülüne uygun gibi görünen örneğin şöyle bir özetleyici girişle başlar:
·         Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ile Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı tarafından düzenlenen 8. Uluslar arası Türk Kültürü Kongresi Anadolu Üniversitesinde yapıldı. Her 4 yılda bir gerçekleştirilen ve bu yılki teması ‘Kültürel Miras’ olan kongreye çeşitli ülkelerden 109 akademisyen ve araştırmacı bildirileri ile katıldı. (Anadolu Haber, 4-10 Kasım 1013)

Bir başka haber girişi örneğin şu şekildedir:
·         Altıncı Türk Keneşi ve Aksakallar Keneşi Toplantısı, 25 Ekim günü Anadolu Üniversitesi Senato Odası’nda gerçekleştirildi. Toplantıya (…) katıldı. (Anadolu Haber, 4-10 Kasım 1013)

Bir başka giriş de şu şekilde örneklendirilebilir:
·         İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yavuz Pekman, Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Bölümü Tiyatro Ana Sanat Dalı öğrencilerinin konuğu oldu. 22 Ekim günü Devlet Konservatuvarı Kare Salon’da “Türkiye’de Tiyatro Yapmak” isimli söyleşide konuşan Pekman, geçmişten günümüze Türk tiyatrosundaki yenilikleri ve sıkıntıları değerlendirdi. (Anadolu Haber, 4-10 Kasım 1013)

Bunlar “rutin” haber girişleridir ve aslını sorarsanız benim pek de “hoşlandığım” yapıda girişler değildir…

HİÇ FOTOĞRAF ÇEKTİRDİNİZ Mİ?

Bu tür haberleri bir de şöyle düşünebilirsiniz: Bir fotoğraf stüdyosuna gittiniz ve vesikalık bir fotoğraf çektirdiniz. Beyaz bir perdenin önünde tabureye oturdunuz, kravatınızı, ceketinizi, gömleğinizi düzeltip burnunuzu kaldırdınız ve tam karşınızdan patlayan bir flashla fotoğrafınız çekildi. Bu rutin bir fotoğraftır. Özel bir fotoğraf ise bunun dışında, hayal edebileceğiniz türdeki diğer tüm fotoğraflardır.

Özel haberlerin hepsi güzeldir denilemeyeceği gibi özel fotoğrafların da güzel olanları, daha güzel olanları, hatta “süper” olanları vardır.

Peki, rutin bir haber konusundan hareketle “özel” bir haber nasıl yapılır? Bu yazıda bunun üzerinde durmak istiyorum…

ÖZEL HABER, ÖZEL ÇABA DEMEKTİR

Öncelikle şunu söyleyeyim: Rutin bir haber de haberdir. Ancak makbul olan “özel” haberdir. Rutin haberler haber merkezlerine her gün ajanslardan yağar. Bütün yayın organlarında bu haberlerin benzerleri; üç aşağı beş yukarı aynısı vardır. Ya kimi başlıkları farklı, ya kimi cümleleri farklı ya da kimi cümleleri farklı ancak genel olarak aynı istikametteki haberlerdir bunlar…

Ancak sizin gazetenizi, derginizi, radyo ve televizyonunu “farklı” ya da “özel” ya da “bir adım önde” yapacak olan şey yayınlayabildiği “özel” haberlerdir.

Şimdi, rutin haberlerin zaten ajanslardan geldiğini kabul edersek, “özel haber” muhabirinin yapması gereken işler nelerdir, onlara bakalım…

  1. Davetiyesini aldığınız toplantının yapılacağı yere biraz erken gidin, gelenlerle sohbet edin. Tanışın, olup bitenleri öğrenmeye çalışın. Kulağınız kesik olsun. Haber konusu koklayın. Yeni, farklı ne duydunuz not edin, sorup soruşturun. Başka bir haber daha var mı diye meraklı olun.
  2. Gelenlerin kim olduğunu öğrenmeye çalışın. Toplantıyı izlemeye kimler geldi? Gelenler arasında haber değeri taşıyan (önemli, farklı, ilginç, nadir, duygusal, heyecanlı yönler taşıyan) kimler var araştırın. Eğer fırsat bulursanız onlarla tanışın, konuşun, aklınızın bir köşesinde ‘acaba bana yeni bir haber konusu verebilir mi?’ sorusunu bulundurun. Gelenlerin isimleri ve kim olduklarını (işlerini, görevlerini, makamlarını, unvanlarını vs.) not edin.
  3. Salonun büyüklüğü, doluluğu, düzeni, atmosferi yani ortam önemlidir. Toplantı yerinin uygunluğu, uygunsuzluğunu da unutmayalım… Örneğin kimlik kontrolü yapılarak girilen bir kampüsteki etkinliğe sıradan halkın istese de alınmadığı ya da belki üniversitedeki bir etkinliğe öğrencilerin de kimlik kontrolüyle alınması gibi “herkesi için normal gelse de” bu tür ayrıntıların da haber olabileceğini aklınızda bulundurun.
  4. Yalnızca salonu değil, binanın dışını da duymazdan, görmezden gelmeyin. Aracı ile toplantıya gelenlerin park yeri bulamaması haberdir. Toplantı sırasında dışarıda olup biten “normal dışı” her şey haberdir. Binanın girişinde toplantıyı protesto edenler haberdir. Protesto etmeleri haberdir, neden protesto ettiklerine ilişkin ayrıntı haberdir, kimlerin protesto ettiği haberdir, onlara yapılan müdahale haberdir vs.
  5. Sonra toplantının takvime (önceden belirtilen zamanlamasına) uygun seyredip seyretmediğine dikkat edin; farklı ya da normalin dışında giden bir şeyler var mı, ona bakın.
  6. Konuşmaların tamamını değil; önemli bölümlerini not edin. Mümkünse konuşma metinlerini yazılı olarak isteyin. Değilse yanınızda bir kayıt cihazı bulundurabilirsiniz. Ancak kişisel olarak her zaman kayıt cihazı yerine not almayı tercih ettiğimi belirtmeliyim. Kayıt cihazı yedek ya da garanti olarak düşünülebilir. Not almak kesinlikle işleri hızlandırır.
  7. Konuşmada neyin önemli olduğunu kaçırmayın. Gereksiz bölümlerle zaman harcamayın. Dolayısıyla neyin önemli ve neyin gereksiz olduğuna dair bir habercilik deneyimine ve bakış açısına ihtiyacınız var. Bu da zamanla gelişecek tabi; endişelenmeyin… Toplantıyla ilgili haber ajanstan da gelecek. O yüzden rutin haberle oyalanmak yerine özeli arayın. Konuşmalardaki ayrıntılar üzerinde daha fazla durun.
  8. Konuşmalar sırasında salonda olup bitenleri izleyin. Not edin. Salonda yaşanan normalin dışındaki her şey bir haber konusudur. Konuşmacı kürsüye çıkarken kimlerle tokalaştı, kimlerle tokalaşmadı? Verilen çiçeği-ödülü aldı mı, almadı mı? Yürürken ayağı takılıp sendeledi mi? Konuşurken takıldı mı? Dili sürçtü mü? Salon ne tepki verdi? Konuşma ne kadar uzun sürdü? Bunun gibi noktalara dikkat edin.

ÖZEL GÖRÜŞMELER YAPIN

Yukarıda belirttiklerimin hepsi özel haberiniz için küçük ipuçlarıdır; ancak benim tanımladığım özel haberin kendisi olmayabilir. Bunlardan hareketle bir haber konusu fark edilebilir; ancak yazmak için daha fazlasına ihtiyaç vardır.

  1. Organizasyonu gerçekleştiren kişi ya da kurumun yetkilisi ile görüşüp yukarıdaki notlarınızı da içeren bir görüşme gerçekleştirebilirsiniz. Organizasyonla ilgili tüm merak ettiklerinizi sorun, organizasyonun ayrıntıları hakkında bilgi edinin.
  2. Organizasyonda görev alan başka kimler var? Onlar ne diyor?
  3. İzleyicilerle toplantı sonrasında yine görüşün. İzlenimlerini öğrenin.
  4. “Salonu herkesin izlediği yerden izlemeyin” diye yazacağım ama yanlış anlaşılabilecek; o yüzden diyorum ki, farklı açılardan da salona göz gezdirmeye çalışın. Haber koklayın, notlar alın. Dinleyenler arasında uyuyan kim var? Kim nasıl tezahürat yapıyor? Protesto eden var mı? Kim kendi arasında konuşuyor… Salonu koklayın…
  5. Konuşmaların sonunda genellikle soru-cevap bölümleri yapılır. Burada sorulan sorular ve alınan yanıtlar kimi zaman tüm organizasyondan daha önemli olabilir. Dikkat edin.
  6. Eğer soru alınırsa siz de soru sormayı ihmal etmeyin. Gündemdeki ya da merak ettiğiniz, haber değeri taşıyan herhangi bir konudaki sorunuzu mutlaka yöneltin. Soru sormak için elbette önceden hazırlığınız, birikiminiz ya da aldığınız notların önemli olduğunu söylememe gerek yok…
  7. Konuşmacılarla özel görüşmeler gerçekleştirebilirsiniz. Bunun için de önceden konuşan kişi ve konuştuğu konu hakkında bilgi sahibi olmanız gerekir. Bu görüşme özel bir söyleşi olarak yayımlanabilir. Söyleşi yazmak için “Söyleşi nasıl yapılır/nasıl yazılır?” başlıklı yazılarımı gözden geçirebilirsiniz. Ayrıca her konuşmacı ile yapılacak söyleşi “özel haber” niteliğinde yayımlanacak bir değere sahip olmayabilir. Orada da yazı için “haber değeri taşıyan” bir odak noktasının bulunması gerektiği unutulmamalı. Haber değeri taşıyan bir kişi ya da konu bulun… Konuşmada söylenmeyenleri sorun. Söylediklerine ilişkin ne demek istediğini yeniden sorun. Açıklama isteyin. Yanlış anlaşılmalara izin vermeyin. Özel bir haber yapacağım diye özel bir hata yapmayın. Gerekiyorsa söylediklerini tekrar edin, anladığınız şeyleri anlatıp doğrulatın. Yanlış anlamayın, yanlış anlatmayın.
  8. Sonuç olarak tüm bu yaşadıklarınız çerçevesinde neyin yeni, farklı, orijinal, haber değeri taşıyan bir unsura sahip olduğuna dikkat edin. Yazınızı onun üzerine kurun. Odak noktanızın ne olduğunu unutmayın. Siz artık “toplantı” haberi değil; toplantıya dayalı “özel” bir haber yapıyorsunuz…
  9. Haberi yazarken rahat olun. En güzel haberler en keyifli yazılan haberlerdir. Sıkılıp bıkılarak yazacağınız bir haberi okuyanlar da aynı şeklide davranacaklardır; o haberi okumayacaklardır. Oysa sizin göreviniz haberinizi sonuna kadar okutturabilmektir.
  10. Haberinize sıkıcı ifadelerle başlamayın. Bir toplantıya gittiğinizde “en önemli şeyin” ne olduğunu kendi kendinize sorun. Şu sorular size yardımcı olacaktır: “Bu olayı bir arkadaşıma anlatsam, acaba söze nasıl başlardım; ilk cümlem ne olurdu?” Haberinize bu sorulara verdiğiniz yanıtla başlayın. Arkası gelecektir. Sonra ne olup bittiğinin ayrıntılarını anlatırsınız. Yukarıda verdiğim örnek “rutin haber” girişlerine bu anlamda bakın. Sıkıcı mı, sıradan mı, zabıt katipliği gibi mi, özel mi, siz olsanız bu haberin devamını okur musunuz, ilginizi çeker mi?
  11. Bir toplantının en önemli unsuru herhalde kimin tarafından organize edildiği, nerede, ne zaman yapıldığı, kimlerin izleyici olarak katıldığı vs. değildir. Peki nedir? Bu soruyu yanıtlayın. Bu etkinliğe gittiniz ve akşam eve geldiniz. Annenize bugün ne yaptığınızı anlatıyorsunuz. Ne söylersiniz? Sizin haberinizde yazdığınız şekilde mi bir cümle konuşmaya başlarsınız? O halde konuştuğunuz gibi yazmayı deneyebilirsiniz. Daha samimi olacaksınız ve daha okunabilir olacaksınız.
  12. Şunu da ekleyeyim: Haberinizi kimin için yazıyorsunuz? Halk için mi, belirli bir kesimi için mi, gazetenizin patronu için mi, belirli bir sektör, camia için mi? Yoksa organizasyonu gerçekleştiren, size davetiye gönderen, toplantı salonuna gittiğinizde sizi kapıda karşılayan, çayınızı çorbanızı eksik etmeyen, gönlünüzü hoş tutan, size ikramlarda bulunan sonra da “haberimiz iyi bir yerde iyi bir şekilde yayımlansın” diye size umut dolu gözlerle bakan o kişi, şirket, kurum ya da arkadaşınız için mi? Bu yazdıklarımdan ilki için haber yapmıyorsanız, bu yazıyı okumanıza pek de gerek yoktu zaten… Bir haberin girişi o haberde en önemli unsurun ne olduğunu ortaya koyar. Haberin kime seslendiği ya da kimin için yazıldığı da çoğu zaman daha ilk parafta bellidir. Şimdi bir daha düşünün: Siz kimin için yazıyorsunuz, sizin haberiniz “ne” haberi?

Buradan sonrası ise “haber yazarken dikkat edilecek kurallara” daha fazla giriyor. O yüzden daha da uzatmak istemiyorum. Önceki yazılarıma bakabilirsiniz. Ayrıca “Toplantı haberi nasıl yazılır, nasıl yazılmaz?” başlıklı yazımı da okuyabilirsiniz…

Kolaylıklar dilerim.

11 Kasım 2013