Sayfa tasarımında
nelere dikkat edilir? Bir tasarımı diğerinden üstün kılan özellikler nelerdir?
En iyi sayfa tasarımı hangisidir? Geçen yazımda sayfa tasarımının ne anlama
geldiğini vurgulamıştım. Bu yazımda ise sayfa tasarımının bazı “altın”
kurallarından söz edeceğim.
Kişisel olarak “en iyi” diyebileceğim sayfalar genellikle muhabir, sayfa editörü, sayfa tasarımcısı ve yayın yönetmeninin birlikte hazırladığı sayfalardır. Doğru başlık, doğru metin ve doğru fotoğraflar genellikle bu uyumlu çalışmanın bir ürünü olarak doğru sayfa tasarımında yer bulur. İyi bir sayfa tasarımında belirli tasarım kuralları ile hareket etmek gerekir. Ancak bu kurallarda en belirleyici unsur, okuyucuyu sürekli göz önünde bulundurmaktan geçer.
Okuyucuların tamamı bir gazeteyi baştan sona okumaz. Ortalama
bir okuyucu bir gazeteye yarım saatten az bir süre ayırır. O nedenle örneğin
dergi haberlerini, gazete haberlerinden ayırmak gerekir. Çünkü gazetelerdeki
haberlerin daha kısa ve öz olması beklenir. Gazete haber dili de dergi haberi
dilinden farklıdır. Gazetenin daha anlaşılır ve net ifadeler içermesi istenir.
Bunun için genellikle “dili geçmiş zaman” kullanılır. Dergi haberlerinde ise
öyküleyici anlatım daha yaygındır ve genellikle geniş zaman ve şimdiki zaman
kalıpları tercih edilir. Gazetelerde başlıklar uzun olmamakla birlikte,
kısaltma da içermez. Sayfa tasarımı anlamında dergide daha geniş bir özgürlük
alanı söz konusu iken, gazetede daha az yerde daha çok şey anlatma derdi
vardır. Yer sorununa karşın gazetede de sayfa tasarımı gözü yorucu etkilerden
uzak olmalıdır. İyi bir sayfa tasarımı, o sayfaya göz atan okurun dikkatini
istediği yöne çekmelidir ve iyi bir sayfa tasarımı, okuyucunun gözlerini
sayfada gezdirmesinde yeterli görsel ilgiyi yaratmalıdır.
DENGE SAĞLAMAK
İyi bir sayfa tasarımı ortaya koyabilmek için nelere dikkat
edilmelidir? Öncelikle sayfa tasarımının genel yöntem ve ilkelerinden söz
edeyim. Bunlardan ilki denge… Sayfa tasarımında simetrik ve asimetrik denge
yöntemleri kullanılabilir. Simetrik dengede sayfadaki görsel unsurlar optik
merkezden eşit uzaklıkta ve eşit ağırlıktadır. Aynen tahtıravalli oyunundaki
gibi bir denge noktasından hareketle sayfanın iki yanındaki unsurların dengede
durması beklenir. Peki, sayfa tasarımında denge noktası neresidir?
Optik merkez ya da denge noktası sayfanın üzerinde sağ ve sol
üst köşelerden başlayarak alta doğru, çarpı işareti şeklinde sayfanın üzerinde
çizilen izafi çizgilerin kesişim noktasının hemen üzeridir. Bu noktadan
hareketle sayfanın sağ ve sol, alt ve üst bölümleri arasında bir denge
sağlanmaya çalışılır. Örneğin simetrik bir denge oluşturmak için sağ tarafa
konulan fotoğraf karşılık, sola da aynı büyüklükte fotoğraf konulur.
Ancak bu simetri durumu sayfa tasarımı adına ciddiyet, dikkat,
kesinlik ve katılık duygularını çağrıştırırken, çoğu zaman sayfayı
monotonlaştırır ve basmakalıp haline getirir. O nedenle simetri, dikkat edilen,
ancak sayfaya hareket kazandırmak adına “dışına” çıkıldığında daha iyi sonuçlar
veren bir yöntemdir.
Sayfanın simetri durumunu bozmanın ve sayfayı monotonluktan
kurtarmanın önemli bir yöntemi zıtlıktır. Sayfaya hareket kazandırmayı
amaçlayan zıtlık, büyük fotoğrafa karşılık, küçük fotoğraf kullanarak, düzgün
ya da yamuk çerçeveler atarak yaratılır. Koyu ya da bold stil ile normal stil, sağa
blok ile sola blok, büyük harf ile küçük harf zıtlık yaratan unsurlar
arasındadır. Ancak sayfada yoğun bir zıtlık, hareket kazandırmanın ötesinde bir
anlam taşır. O da karmaşa yaratır. Onun için zıtlığın “dozunu” iyi ayarlamak
gerekir.
Kişisel olarak, simetri durumundan pek de rahatsızlık duymam.
Ancak sayfada sağlanan simetriyi bozmak ve sayfaya denge kazandırmak adına bir
fotoğrafın ya da çerçeveli haberin çapraz ya da açılı konulması ile asimetriyi
yakalamanın daha uygun olduğunu düşürüm.
Sayfadaki dengenin sağlanması adına da gözümle bir tartı
mekanizması kurarım. Sayfadaki haber metinleri dışındaki her bir görsel unsuru;
örneğin fotoğraf, tablo, koyu ve iri puntolu yazıları, ara başlıkları vesaire,
hepsini sayfanın üzerine asılmış farklı değerlerdeki ağırlıklar olarak gözümün
önüne getiririm. Sayfanın ortasındaki denge noktasından tartarak, sayfadaki
dengenin ne tarafa kaydığını bulmaya ve onu orta noktada dengelemeye çalışırım.
Sonra da aynen terazinin kefelerini dengelemek gibi sayfadaki ağırlıkları
dengelemeye çalışırım. En sonunda ise, sayfadaki hareket unsurlarına dikkat
ederim. Hareket sağlayan, simetriyi bozan unsurlar bu anlamda ön plana çıkar.
Böylece sayfa hem dengeli, hem de hareketli hale gelir.
GÖZÜN KAYDIĞI NOKTA
Sayfa tasarımında dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da
sayfanın odak noktasıdır. O da sayfaya bakıldığında gözün nereye kaydığını bize
gösterir. Sayfanın başlangıcını belirleyen odak noktası, hangi unsurların
önemli olduğunu vurgular. Göze ilk çarpan unsurlara işaret eden odak noktası,
büyük fotoğraflar ya da iri başlıklar olabilir. Burada dikkat edilmesi gereken
şey, gerçekten de tasarımcının o fotoğraf ya da başlığa o derece ilgi çekmek
isteyip istemediğidir.
Haberin giriş cümlesinin ilk harfinin büyük ya da belirgin
yazılmasının anlamı da okunmaya nereden başlanılacağını göstermesi açısından
önemlidir. Haber başlangıçlarına konulan sembol, çizgi ya da benzeri işaretler
de okuyucuya “gel haberi buradan başlayarak oku” mesajını verir. Kimi zaman da
muhabir isimlerinin yazılışı ya da stili bu türde bir etki yaratmak amacıyla
kullanılır.
Bir sayfa tasarımında hangi unsurların “bağırdığı” ve hangi
unsurların sesinin kısık kaldığı sayfanın dengelenmesi adına önemli bir kontrol
mekanizmasıdır. Sayfadaki her bir unsurun “ahenkle ses çıkarması” beklenir.
Örneğin bir alt başlık, ana başlıktan fazla ya da ana başlık kadar
“bağırmamalı”, yani ön plana çıkmamalı, onun kadar yer kaplamamalı, aynı
koyulukta ve ağırlıkta olmamalıdır. Sayfadaki diğer unsurların da “göze batma”
derecelerinin aynı uyumu yansıtması gereklidir. Haber unsurlarını arka plana
iten hiçbir şey sayfada ön plana çıkarılmamalıdır. Bir fotoğraf, yanındaki
başka bir fotoğrafın algısını öldürmemeli ya da eskitmemelidir. Bu nedenle de
gazetede çok sayfada küçük fotoğrafa yer vermek yerine en anlamlı fotoğrafı, bu
anlamı en iyi yansıtacak şekilde yayımlamak en doğru karar olacaktır.
UYUM VE BİR ÖRNEKLİLİK
Kişisel olarak tasarımda en çok dikkat ettiğim ilkelerden birisi
de uyumdur. Sayfada kullanılan font, stil ve renklerin birbiri ile uyumlu
olması gerekir. Bu uyum yoksa, tasarım başarılı değildir. Belirli sayıda font,
stil ve renk kullanmak sayfayı sade kılar. Bu anlamdaki “zenginlik”, karmaşadan
başka bir şey değildir. O nedenle en iyi tasarım, en sade olandır. Çünkü
sadelik, en kolay iletişimin kurulmasını ve en doğru mesajın verilmesini
sağlar. Dikkatin dağılmasını önler. Çarpıcı ya da “zengin” bir tasarım ise
biçimsel olarak ilgi çekici olsa da iletilmek istenen mesajı gölgeler. İyi
düzenlenmiş bir sayfa, okuyucusuna düzen ve organizasyon duygusu vermeli, ortak
bir kişiliği yansıtmalıdır.
Aynı tasarım ilkelerinin yayının tamamında uygulanması ise
“bütünlük” anlamına gelir. Sayfalar arasında “ailesel” olarak bir benzerlik,
bağlılık, bütünlük bulunmalıdır. Her sayfada farklı bir yöntem izlenmemelidir.
Aynı kişilik özellikleri devam ettirilmeli; aynı tasarım modeli ya da kalıbı
bir sonraki sayıda da sürdürülmelidir.
Bu anlamda örneğin başlıklarda standart bir font kullanılabilir.
Manşet haber için ayrı, üç sütunu aşan başlıklar için ayrı, iki sütun ve altındaki
başlıklar için ayrı ancak mümkünse aynı aileden fontlar kullanılabilir. Haber
ile köşe yazılarının fontlarının ayrı olmasında da yarar vardır. Buradaki en
temel şudur: Bir kural belirlendikten sonra her yerde aynı kural
işletilmelidir. Başka bir deyişle, tüm benzer unsurlar aynı yapıda olmalıdır.
Gelecek hafta fontlar konusuna ve tasarım ilkelerine kaldığımız
yerden devam edeceğim. Ancak bu arada meraklıları için sayfa tasarımı konusunda
şu kitapları tavsiye edebilirim: Oktay Taş’ın “Örnekleriyle Çağdaş Gazete
Tasarımı”, Nevzat Dağlı’nın “Gazete Yayımlama Teknikleri”, Emre Becer’in
“İletişim ve Grafik Tasarımı”.
20.04.2007