Sayfa tasarımında
denge, uyum ve bir örneklilik kurallarına önceki yazımda yer vermiştim. Bu
yazıda ise sütunlarla çalışmak ve okunabilirlik üzerinde durmak istiyorum.
Sayfa tasarımında sütunlarla çalışmak ne işe yarar? Sayfadaki boşluklar bir
anlam içerir mi? Hangi fontlar daha kolay okunur? Hangi fontlar nerede tercih
edilir? Bu soruların yanıtlarını vermeye çalışacağım.
Gazete ve dergi tasarımının ilk basamağını aslında üzerinde
çalışılacak “iskeletin” inşası oluşturur. Hangi bilgisayar programı
kullanılırsa kullanılsın ilk verilecek karar sayfanın kaç sütun üzerinden
çalışılacağıdır. Bu karar ile birlikte sütunlar arasındaki boşlukların ne kadar
olması gerektiği de yanıtlanması gereken önemli bir sorudur. Sütun sayısını
belirleyen ise genellikle sayfa boyutlarıdır. Günümüzde yaygın gazeteler dokuz
sütun, dergiler ise genellikle beş sütun üzerinden çalışılmaktadır. Sütunlar
arasındaki boşluklar ise genellikle 0,4 ile 0,6 milimetre arasında
değişmektedir.
Bir sayfada nasıl bir tasarım yapılırsa yapılsın, sayfalar
arasındaki düzenin ve bir örnekliliğin oturtulabilmesi adına sütunlarla
çalışmak büyük bir kolaylık sağlar. Bir buçuk sütunluk özel bir bölüm açılmış
ve “sütun tanımları” kaymış olsa bile sayfanın bir şekilde yeniden sütunlara
oturtulması gerekir. Her şeyin belirli bir hizada bulunması, tertip ve düzeni
açısından bu bir gerekliliktir. Sayfaya bakıldığında dağınık bir görüntü
verilmemesi, haber, fotoğraf ve çerçevelerin içerli dışarılı, ilerili gerili
durmaması adına sütunlarla çalışmak kolaylık sağlar. Bir tasarımcının
kesinlikle sütunlarla çalışmasında büyük yarar vardır. Çünkü hiçbir yazı ve
fotoğrafın; bilinçli olarak bir tasarım unsuru olarak konulmadıkça, “sütun
tanımlarını” bozmaması beklenir. Bu arada “sütun tanımı” dediğimiz şeyin, kaç
sütunla çalışılıyorsa o olduğunu ifade etmemiz gerekir.
Gazetelerde bir yazının üç sütun genişliğinde ya da daha fazla
genişlikte olması, “kitap dizgisi” izlenimi uyandırır ve tercih edilen bir
durum değildir. Bu nedenle de sütunlarla çalışmak, yazının uzunluğunu görmek
adına önemlidir.
Burada altı çizilmesi gereken önemli bir nokta ise boşluk
tanımlarıdır. İki sütun arasındaki boşluk ölçüsüne “boşluk tanımı” adı
verilmektedir. Gazeteler için bu değer, genellikle sütunlar arasındaki boşluğa
eşittir ve 0,4 ile 0,6 milimetre arasında değişmektedir. Sayfa tasarımında var
olan tüm görsel unsurların arasında genel olarak böyle bir değerin korunmasına
dikkat edilir.
Örneğin alt alta yer alan iki haber arasında bu boşluk
bulunmalıdır. Eğer iki haberin arası bir düz çizgi ile ayrılmışsa, boşluğun tam
ortasından geçen bu çizginin altında ve üstünde, sağında ve solunda “boşluk
tanımı” kadar boşluğun bulunması uygundur.
Başka bir tasarım kaygısı güdülmedikçe, örneğin bir fotoğrafın
sağında, solunda, altında ve üstünde “eşit” boşluk olmalıdır. Çerçeve içinde
verilen haberlerde de aynı unsura dikkat edilmelidir. Çerçeve içindeki metnin
bulunduğu alanın dört köşesinde “boşluk” uygulamasına gidilmelidir ve yayının
tamamında aynı ya da “eşit boşluk” kuralı uygulanmalıdır.
Örneğin bir sağ sayfanın soluna tek bir sütun çekilerek sütunun
sağından uzun bir çizgi ile bu sütun ikinci sütundan ayrılmışsa, bu çizginin
sağında ve solunda yer alan haber metinleri ile arasındaki boşluk eşit
olmalıdır. Eğer çizgi soldaki ilk sütunun sağdaki bitiş noktasına
yerleştirilmişse; ki yaygın uygulama bu şekildedir, her iki taraftan metinler
arasında bırakılacak boşluk iki sütun arasındaki boşluk kadardır. Bu nedenle de
ilk sütun biraz daha dar metinlerin yer aldığı bir alan olacaktır.
Kimi zaman ise tek sütun metinlerde bloklu stil uygulamasına
gidilmediği durumlarda, soldaki sütun için sola dayalı yazılarda sağda
bırakılan boşluğun göreceli olarak biraz daha az olması fazla rahatsızlık
yaratmayabilmektedir.
Kişisel olarak ifade edeyim, bence sayfada ayrılan boşluklar en
az yazı karakterleri, puntoları ve diğer görsel unsurlar kadar önemlidir.
Sayfadaki kişiliğin bir göstergesi olarak boşluklar, benim beğenilerime göre,
aynı ölçüde uygulanmalıdır. Nasıl haber metninin puntosu haberden habere
değişmiyorsa, haberler ve fotoğraflar arasındaki boşluğun da farklı ve bilinçli
bir tasarım kaygısı güdülmedikçe değişmemesi gereklidir.
BAŞLIK DÜZENİ
Manşet haberin sayfanın en büyük puntolarla yazılan haberi
olduğunu söylememe gerek yok sanıyorum. Ancak başlık puntolarıyla ilgili birkaç
noktanın altını çizebilirim. Başlığı oluşturan unsurların, varsa üst ve alt
başlıkların tümünün bir uyum içinde olması gerekir. Alt ve üst başlıklar için
ayrılan yerin yüksekliği, başka bir kaygı güdülmedikçe, ana başlığın
yüksekliğinin yarısını geçmemelidir. Başlıktan daha uzun bir alanda başlığın
dengesini bozacak bir şekilde sayfa spotlarına yer verilmelidir. Alt ve üst
başlıklar normal stilde yazılmalıdır. Ana başlıktan farklı bir font
kullanılması da dikkat edilecek unsurlar arasındadır.
Başlık düzeni ile ilgili olarak gazetelerde en sık gördüğüm bazı
beğenmediğim uygulamaları ifade edeyim. Örneğin dört ya da beş sütunluk tek
satır bir başlığın altına, aynı genişlikte ve başlığın yüksekliğinin iki katına
ulaşan uzunlukta ve neredeyse beş altı satıra yakın sayfa spotu
yazılabilmektedir. Bu bence iyi bir uygulama değildir, çünkü başlığın anlamı ve
ağırlığı öldürülmektedir. Bunun yerine tek satır başlık, iki satır ve başlığın
yüksekliğinin yarısını geçmeyecek şekilde sayfa spotu daha estetiktir. Sayfa
doldurmak için bu tür bir uygulamaya gitmek yerine iki satır başlık yapmak daha
akıllıca bir yöntemdir. Dolayısıyla başlıkları ve spotları belirli ağırlıklara
sahip unsurlara olarak gördüğümüzde sayfadaki dengenin sağlanması ve ahengin
bozulmaması adına bu unsurlara dikkat edilmesi gereklidir.
Haber metinlerinin içindeki ara başlıkların ise iki temel işlevi
vardır. Birincisi görsel yönden sayfaya estetik kazandırmak ve bir ağırlık
unsuru olarak sayfa dengesine yardımcı olmak, diğeri ise okunabilirlik
açısından haberin farklı bölümleri arasındaki geçişi sağlarken okuyucuyu metne
boğmamak ve okunabilirliği rahatlatmak. Bu anlamda, boşluk tanımını ara
başlıklar için de uygulamak ya da ara başlığın altından ve üstünden bir satır
boşluk bırakmak uygundur. Kimi zaman da ara başlıklar “sayfa doldurmak” adına
işlev görür. Ancak bu durumda da yine standart ara başlık kurallarının deforme
edilmemesi önemlidir. Her ne şekilde olursa olsun ara başlıkları sayfanın
dengesini sağlamak üzere “ağırlıklar” olarak görmek ve bu etki ile kullanmak
doğru bir yaklaşımdır.
OKUNABİLİRLİK
Sayfa tasarımcısının dikkat etmesi gereken unsurların arasında
“kolay okunabilirlik” de önemlidir. Sayfadaki tasarımın estetik boyutu, denge,
sütun ve ağırlık hesaplamalarının tamamı sayfayı daha okunabilir hale getirmek
için yapılan uygulamalardır. Onun için bu hesaplamaların hiçbiri
okunabilirliğin önüne geçemez.
Sayfa tasarımcısının rolü, sayfaya kişilikli ve görsel bir
nitelik kazandırmak kadar, metinleri de kolay okunabilir bir biçimde okuyucuya
sunmaktır. Onun için metinlerin hangi sütundan bitip, hangi fotoğrafın altından
ya da üstünden devam ettiğine karar verilemediği bir durumda, görsel yönden ne
kadar başarılı olursa olsun, “bir sorun var” demektir.
Göz, kolaylıkla yazının sütunlar arasındaki geçişini
izleyebilmeli, bu geçişi başka unsurlar kesmemelidir. Bu anlamda örneğin bir
haberin başlaması beklenen başlığın sol altındaki köşede bir fotoğrafın olması
“haberin fotoğrafla başlaması” anlamına gelir ki, bu doğru bir yöntem değildir.
Haberin devam eden sütununun tam ortasına fotoğraf konulması da okurun göz
takibini zorlaştırır ve okur fotoğrafın üstündeki üç beş satırlık bölümü
görebilmekte zorlanabilir. Bu da haberin “labirent habere” dönmesine neden olur.
Gözün genellikle bir sayfaya baktığında “Z” ya da “7” çizdiği gözden ırak
tutulmamalıdır.
Kolay okunabilirlikle ilgili bir diğer unsur, kullanılan
karakter ya da font ailesidir. Romen ya da tırnaklı (Times, Palatino, Garamond)
fontlar ile Gotik ya da tırnaksız (Helvetika, Futura) harflerin okunabilirliği
farklıdır. Tırnaklı harfler dekoratiftir ve sayfada daha çok yer kaplar. Düz
harfler ise monotondur. Tırnaklı harfler daha kolay okunur. Tırnaksız harf,
daha az göze çarpar. Onun için haber metinlerinde okunabilirliği artırmak adına
tırnaklı harfler tercih edilir. Başlıklarda ise tırnaksız harfler daha büyük
puntolarla kullanılır.
İncelik kalınlık ya da etlilik durumuna göre de fontları
tanımlamak mümkündür. İnce harfler zariftir. Ancak ilk bakışta okunma sorunu
yaratır. Kalın harfler de zor okunur. Onun için orta kalıklık daha iyi sonuç
vermektedir.
Tamamı büyük harflerle dizilen bir başlığın okunması, küçük
harflerle dizilenlere göre daha zordur. Onun için sayfa tasarımında kimi
durumlar hariç büyük harf tercih edilmez.
Aşırı kalın harflerle orta ve ince harf kontrastı da göz
yorgunluğuna neden olabilir. Sekiz ya da daha küçük punto kullanmak da gözü
yorar. Onun için en uygun büyüklük 9 ve 10 puntodur.
Gözü yoran bir başka uygulama siyah zemin üzerine beyaz yazıdır.
Bundan kaçınmak gerekir. Satır aralarının da gözü yormaması beklenir. Yazı
karakterine göre satır aralığı belirlenir. Harf kalın ise satır arası kalın
olur. Harf ne kadar iri ise başlığın etrafında o kadar beyaz alan bırakılır.
Ancak genel olarak satar arası ölçüsü, yazının puntosunun bir üstüdür.
SAYFAYI DOLDURMAK
Bu kuralların en çok bozulduğu yer, sayfada açık kalan yerlerin
doldurulması sürecinde ortaya çıkar. Sayfa tasarımcısı “sayfayı doldurmak” için
tasarımla oynamaya başladığında kural dışı hareketler başlamış demektir.
Oysa sayfa tasarımcısı asla “nasıl denk gelirse öyle”
uygulamalarda bulunulmamalı, sayfadaki boş yere göre başlık ya da metinleri
sündürülmemeli, yazı kısa geldiğinde puntosu büyütülmemeli, uzun geldiğinde de
küçültülmemelidir. Satır aralarını açmamalı ya da kısaltmamalıdır. Harf
aralarını sıkıştırmak da yöntemlerden birisidir. Ancak bu sıkıştırma fontu
deforme etmemelidir. Çıplak gözle bakıldığında yapılan bu değişiklik hissedilir
oranda olmamalıdır.
Açıkta kalan yerleri doldurmanın yöntemi, yazı sahibi ya da
editörle birlikte yeni bir haber ya da fotoğraf bulunması, eğer mümkünse
uzatılması istenen metre sözcük eklenmesi ya da metinden sözcük
çıkartılmasıdır. Metnin sayfada ayrılan yere oturmadığı durumlarda boyunun
uzatılması ya da kısaltılması, karakterin kişiliğinin deforme edilmesi ve
belirlenmiş olan kuralların yıkılması anlamına gelir ve bu nedenle yayının
kişiliğine de zarar verir.
Kimi zaman da sayfa doldurmak “spot eklemek” ya da “spotu
uzatmak” biçiminde yapılır. Bu da tehlikeli bir durumdur. Çünkü eklenen spotun
sayfadaki görsel dengeyi etkilemesi söz konusudur. Sayfadaki ağırlık dengeleri
yönünde bu spotun eklendiği yerin ve uzunluğunun önemi vardır. Örneğin daha
önce de ifade edildiği gibi spot, başlıktan uzun, yüksek ya da ağır
olmamalıdır.
Bir sonraki yazıda sayfa tasarımının altın kurallarına
örneklerle devam edeceğiz.
24.04.2007